1. 101.
    0
    italya Yarımadasındaki insan varlığının izleri bu italik kavimlerin yarımadaya ulaşmalarından çok öncelerine, 200 binyıl öncesi Yeni Taş Çağı'na kadar dayanır.[5] Lombardiya'daki Val Camonica vadisinde M.Ö. 8000 yılında kayalara oyulmuş resimler bulunmuştur. M.Ö. 1500-1100 yılları civarında kuzey italya'da izlerine rastlanan Terramare kültürü ise Tunç Çağına ait balta, kılıç ve hançer gibi cisimlerle günümüze kadar ulaşmıştır. Demir Çağının örnekleri ise M.Ö. 11.-7. yüzyıllar arasında Toskana civarında yerleşmiş Villinova kültürüne aittir.
    Colosseum, Roma döneminden kalma italya'daki en bilinen simgerdendir.

    M.Ö. 800 yılından sonra ortaya çıkan Etrüskler italya yarımadasında Antik Roma kültüründen önce ortaya çıkmış en önemli kültürdür. Etrüsklerin kökeni hakkında birçok değişik hipotez mevcuttur. Konuştukları dilin bir Hint-Avrupa dili olmadığı bilinmektedir. Roma kentinin kendisi Etrüsk topraklarına dâhildi. M. Ö. 396 yılında Etrüsklerin en büyük kenti olan Veio kentinin Romalılar tarafından istila edilmesiyle sona eren bu uygarlık Roma kültürüne damgasını vurmuş, Roma kültürü, mimarisi ve sanatına çok büyük bir etki yapmıştır.

    Daha yakın dönemlerde, 8. ve 7. yüzyıllarda italya Yarımadası'nın güney kıyılarında ve Sicilya Adası'nda Yunan sömürge şehirleri kurulmuş ve bu bölgelere yoğun olarak Yunanlar yerleşmiştir. Daha sonraları bu nedenle Romalılar bu bu bölgeye Magna Graecia (Türkçe: Büyük Yunanistan) adını vermişlerdir.[6][7][8] Antik Roma, başlangıçta i.Ö. 8. yüzyılda küçük bir tarım köyü olarak kurulmuş ancak yüzyıllar geçtikçe büyüyerek bütün Akdeniz'i çeveleyen muazzam bir uygarlık hâlini almıştır. Ele geçirdiği bölgelerde hâkim olan Yunan kültürüyle Roma kültürü birleşerek ortak bir uygarlık oluşturmuş; hukuk, devlet yönetimi, sanat ve felsefede bugün çağdaş Avrupa uygarlığının temelini oluşturan bir zemin yaratmıştır. Yaklaşık 12 yüzyıl boyunca varlığını sürdürmüş olan Roma uygarlığı bir monarşiden oligarşi ve cumhuriyetin bileşimi bir demokrasiye ve daha sonra da otokratik bir imparatorluğa dönüşmüştür. Roma imparatorluğu zaman içinde düşüşe geçmiş ve çökmüştür. Hispanya, Galya ve italya'yı içine alan batı imparatorluğu 5. yüzyılda bağımsız krallıklara bölündü. Batı imparatorluğunun 476 yılında sona ermesi Roma'nın yıkılışı ve Orta Çağ'ın başlangıç tarihi kabul edilir.
    Orta Çağ [değiştir]
    Lombaridya krallarına takılan demir taç
    Orta Çağın sonlarına doğru italya

    italya Yarımadası'nın i.S. 6. yüzyılda Bizans imparatoru Jüstinyen tarafından Ostragotlardan kısa süreli geri alınmasından sonra italya içlerine yeni bir Germen boyları dalgası başladı. Bu süreçte Lombardlar italya'nın kuzeyine gelerek buraya yerleşti. Yüzyıllar boyunca Bizans orduları, Arapların, Kutsal Roma imparatorluğu'nun ve Papalık Devleti'nin birleşik bir italyan Krallığı kurmasını engelleyecek güçteydi. Ancak Bizans aynı zamanda Roma imparatorluğu'nun eski topraklarını yeniden ele geçirecek güçten de yoksundu. Yine de Orta Çağ boyunca italya üzerindeki güç dengeleri çeşitli devlet ya da hanedanlar arasında değişkenlik gösterdi.

    italya'nın bölgeleri 19. yüzyıla kadar ya bağımsız yönetimler olarak kaldı ya da komşu devletlerin yönetimleri altında bulundu. Bu otorite boşluğu sırasında italyan şehirlerinde anarşik koşullar hüküm sürüyordu ve şehirler derebeylik düzenine göre birbirlerinden ayrılmış biçimde yönetiliyordu. italya bu dönemde ticaret cumhuriyetleriyle ünlenmişti. Bu şehir devletleri oligarşiye göre yönetilen tüccarların ayrıcalık sahibi olduğu yönetimlerdi. Venedik, Cenova, Pisa Amalfi ve Ankona bu dönemin deniz ticaret konusunda öne çıkan şehirleridir.

    Özellikle Venedik ve Cenova ticarette Avrupa'nın Doğu'ya açılan kapısıydı. Venedik, yöreye özgü bir tür camın üretilmesi ile ünlüydü. Floransa, ipek, yün, bankacılık ve mücevheratın önde gelen merkezlerindendi. Denizcilikte ileri bu şehir devletleri ayrıca Doğu'ya düzenlenen Haçlı seferlerinde de başı çeken güçlerdi.

    Kara ölüm olarak da anılan 1348 tarihli veba salgını, italya nüfusun neredeyse üçte birini öldürerek italya'nın tarihine damgasını vurmuştur.[9] Bu salgının yaralarının sarılmasının ardından italyan şehirleri gerek ticaret gerekse ekonomi alanında büyümüştür. Bu iyileşme durumu daha sonra gerçekleşen hümanizm ve Rönesans hareketine ortam hazırlamıştır.

    Orta Çağın sonlarında italya daha da küçük şehir devletlerine ve bölgelere bölündü: Napoli Krallığı italya'nın güneyinde etkili olan bir güçtü, Floransa Cumhuriyeti ve Papalık Devleti orta italya'yı yönetmekteydi, Cenova ve Milan kuzey ile batıda söz sahibi olan güçtü, Venedik ise doğu italya'da etkiliydi. 15. yüzyıl italyası Avrupa'nın en yoğun nüfuslanmış bölgelerinden biriydi ve sanatta Rönesans hareketinin de doğumyeridir. Dante Alighieri (1265–1321), Francesco Petrarch (1304–1374) ve Giovanni Boccaccio (y. 1313–1375)'nun yazıları ve Giotto di Bondone (1267–1337)'nin resimleriyle özellikle de Floransa bu kültür-sanat hareketinin merkezi olarak görülmektedir. Bu dönemde Niccolò de' Niccoli ve Poggio Bracciolini gibi düşünürler kütüphanelerde Plato, Aristo, Öklid, Ptolemy, Cicero ve Vitruvius gibi ünlü Antik Yunan filozoflarının yapıtlarını incelemişlerdir.

    1494 yılında Fransa Kralı VIII. Charles, ispanya'yı ele geçirebilmek amacıyla 16. yüzyıla dek sürecek olan saldırılar dizisinin ilk ayağını başlattı. Bu saldırılar ve rekabet sonunda ispanya Cateau-Cambrésis Antlaşması'yla galip taraf oldu. Böylece ispanya, Milan Düklüğü ve Napoli Krallığı üzerinde egemen güç durumuna geldi. Daha sonra italya üzerindeki etkili güç olma durumu, Utrech Antlaşması'yla Avusturya'ya geçti. Avusturya etkisi altında italya'nın kuzeyinde güçlü bir ekonomik dinamizm ve entelektüel canlılık oluştu. Fransız Devrimi ve Napolyon Savaşları (1796-1815) italyanlar arasında eşitlik, dem
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster