1. 1.
    0
    Bir akşam, Beyoğlu'ndaki biranelerim birine, elinde kola şişesi taşıyan 25-30 yaşlarında, şık giyimli bir genç girer. Şehirde herkesin müzik yeteneğini konuştuğu bir dönemde, bu genç adam müziği farklı bir şekilde icra etmektedir.

    Girdiği anda etrafına göz gezdiren delikanlı boş bulduğu bir masaya geçer. Havalı bir el hareketiyle garsonu çağırır
    Şişşşt, bakar mısınız buraya?
    Garson hızla masaya gelir
    Buyrun beyim?
    Bir Ezel, ama müzikle buz da koy, biraz da limon.
    Ezel, o dönemlerin efsaneleşmiş müzüklerden biriyle özdeşleşmiş, ona duyduğu hayranlığı yansıtan bir sipariştir.
    Baş üstüne beyim, hemen getiriyorum der
    Sipariş gelmeden önce, mekanın sahibi gelip masaya yaklaşır
    Delikanlı, bakar mısınız?
    Delikanlı, gergin bir şekilde, ancak kendinden emin bakar
    Buyurun?
    O masadan kalkmanızı rica edecektim, şu arkadaki masaya geçmenizi öneririm.
    Ne münasebet efendim, boştu masa ben geldiğimde, der genç

    Üstadın masasıdır bu, buraya gelen herkes bilir, kimse oturmaz.
    Ne üstadı? diye sorar genç
    Patron, gözleriyle genç adamın elindeki kola şişesine ilişir ve üstad, o meşhur müzik adamı. Hem kola şişesiyle müzik yapar, hem de çok iyi çalar. Tanıyor olmalısınız.
    Delikanlı, alaycı bir şekilde gülümseyerek
    Ben benden başka üstad tanımam, der.
    müzği en iyi yapan kendi yeteneği olan şişeyle bile en iyi yapabilendir.

    Patron sinirlenir ve iki de fedai harekete geçer. Ama tam o sırada, ünlü Tek Kişilik Düğün Orkestrası olarak bilinen adam, sessizce gelir ve patrona işaret eder
    Bırak, kalsın burada. yavaşça, sakin bir şekilde arkadaki masaya geçer. Bir Ezel müziği mırıldanır, ama "daha az limon" diyerek siparişini yeniler.

    Delikanlı, ikinci kola şişesini de bitirir ve şişeyi dudaklarına zütürerek kendi ritmini bulmaya çalışır.
    patron artık dayanamaz acele seyirir masaya
    Delikanlı ayıp yahu, üstadın yanında.. herşeyin bir edebi, usulü var yahu!
    Arka masandan kısık bir sesle duyulur, şşt bırak efendi, tamamdır.
    patron üstada hürmetten, geri geri çekilir karanlığa doğru
    Delikanlı başlar bir taksim üflemeye herkes bırakır çatalı, bıçağı, şiseyi kulak kesilir. ustadır delikanlı hakikaten. ustadır da, çok tizden girmiştir hem, hem de caka satma merakı tıkanır kalır
    Tam fısıltılar başlamışken ilahi bir şişe sesi duyulur üstadın masasından, delikanlının çıkamadığı perdeden almış devam etmektedir. şaşırır delikanlı, hem zordur o perdeye çıkmak hem de alıcı gözle baktığı halde şişe görememiştir üstadın elinde o ana kadar. arkasına döner, bakar, gördüğü yeter ona
    Delikanlı, kola şişesini bıraktığı gibi ne kadar zor bir şey olduğunu fark eder müziğin sadece ritim ve ses değil, ruhla yapılan bir şey olduğunu anlar.
    Üstadın elin boştur ağzıyla yapmaktadır müziği.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      ···
   tümünü göster