/i/Ben

Kendini ifade et !
  1. 1.
    0
    Ne güzel şeydir, bir çift gözün içine bakarak 'Sen rastlantıların en güzelisin,' diyebilmek. Sabahattin Ali.

    Ölümden korkmayan birisi ile savaşamazsınız. Yenilmeye mahkûm olursunuz. Tabi savaşçının kaybedecek kadar önemsediği bir şey yoksa. Benim kaybetmek istemediğim bir meleğim vardı. Kanatları kırılmıştı. Yeniden uçabilmesi için sevgiye ihtiyacı olan bir melekti sadece. Onun için savaşırım. Bunu yapabilirdim. Ama kayıp ruhumun anahtarı, hayat ağacımın çiçeğinde. Önce onun yeşermesi gerekiyor ve sanırım yakında bahar gelecek. Kalbimdeki çölde çiçek açacak tüm ağaçlar. O güne kadar ben savaşmaya devam edeceğim. Kaybetmekten korkarak.

    Kıyamadığım birine bir başkasının acımadan saldırması... Bu ilk defa olmuyordu. Ama buna ilk defa müsaade etmeyeceğim. Artık yeter. Kaybetmekten yoruldum. Bu son savaş ve bunu kazanmalıyım.

    Her şeyin fazlası zarardır ya, sevgim fazla gelirse? Ona zarar vermeden nasıl seveceğimi bilmiyorum. Bana fazla gelmeyen iki şey vardı. Biri meleğim, diğeri kokusu. Her şeyi yapmam için bana güç veriyordu. Kimseden korkmuyorum. Hadi gelin üstüme, korkmuyorum.

    Hepimizin koşarak sarılmak istediği, ruhlarımızı birleştirmek istediği bir sevdası vardır. Benim daha fazlasını istemem, buna aç olmamla alakalıydı. Açtım. Bir Afrikalı çocuğun suya olan açlığı kadar sevgiye açtım. O, bana sevgisini vermek istiyordu. Benim de vermem gerekiyordu. Veremediğimden emindim ama bu bile ona yetiyordu. Çok mütevazı birisi, ancak bu kadar az sevgiyle yetinebilirdi. Ya da ben abartıyordum. Gerçi onunla ilgili olduktan sonra abartmayı seviyor olmam, aşkımın kanıtı bence.

    'insanlar tuhaf yaratıklardır. Tamamen arzuları ile hareket ederler ve kişilikleri çektikleri acılarla şekillenir. Acılarını bastırmak isteseler de, arzularını susturmak isteseler de, kendilerini sonsuza dek duygularının esiri olmaktan kurtaramazlar. içlerindeki fırtına koptukça huzuru bulamazlar. Yaşarken de, öldükten sonra da. Bu yüzden günlerini gerekeni yapmakla geçirirler. Acılarıyla yol alıp, arzuları ile yönlerini bulurlar. insanoğlunun elinden bu kadarı gelir.'

    'Aynı duyguyu paylaşan kederli ruhlar, birbirleriyle karşılaştıklarında huzur bulurlar.' Halil Cibran.

    iyileşiyorum.

    içim simsiyahtı, karanlıkta kalmış gibiydim. iyi hiçbir şey kalmamıştı. Ufacık şeylerden bile bir sürü kötülük düşünüyordum. Vicdanım olmasa, Josef Mengele bile imrenirdi bana. Birisinden alacağım en küçük negatif enerji, galaksideki en büyük yıldızdan daha büyük negatif enerjiye dönüşebiliyordu. Patlamaya hazır bir bomba gibiydim ve patlatmak çok kolaydı.

    Annemin dizlerine uzandım. 'Ben neden hiç iyi bir şey düşünemiyorum? Her zaman aklımda kötülük var. Her zaman birilerinin bana kötülük yapabileceğini düşünüyorum ve uzak duruyorum insanlardan,' diye sormuştum. Her anne gibi o da evladını savunuyordu. Benim kötü birisi olmadığımı düşünüyordu. Onun için ben iyi bir insandım. Kimseye kötülük yapmayan, merhametli bir insandım. Evet, merhamet. Her şeyin suçlusu o değil mi zaten? Merhametim olmasa, beni kim durdurabilirdi ki? Düşmanlarına merhamet eden bir zavallıyım sadece.

    Başımı dizlerinden kaldırdım. 'Anne, ben kötü bir insanım. iyi olduğumu düşünmüyorum. Sen sadece benim iyi olduğumu sanıyorsun,' dedim. Tabi inanmadı ama gerçekleri söylüyordum. Ben saf kötü olmaya çok yaklaşmış, geriye kalan birkaç damla merhametle kötülüğü durdurmaya çalışıyordum. Kovayla cehennemi söndürebileceğimi sanacak kadar saftım belki de.

    Pire için yorgan yakan bir insanı düzeltmek için nasıl bir güç gerekiyor bilmiyorum. Onun gücü karşısında yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Bıraktım kendimi ona. Ne derse itaat ediyorum. Belki bir gün bundan bıkacak ve o da terk edecek beni. Ama ben ona dayanamıyorum. Çok güzel.

    Her şey iyi gidiyordu. Birbirimizi iyileştiriyorduk. Ama bir süre ayrı kalmamız gerekiyordu. Birbirimizi bir süre göremeyecektik. Bu ikimizi de korkutuyordu. Kâbus gibi bir hafta geçirecektim. O celladın varlığına nasıl dayanacağımı bilmiyordum. Cehenneme hoş geldin yazıyordu kapıda.

    O zor hafta, ikimize de birbirimizi ne kadar sevdiğimizi ve birbirimize ne kadar ihtiyacımız olduğunu öğretmişti. Öyle ki, ikimiz de aynı şeyleri hayal etmiş, aynı şeyleri arzulamıştık. Ben kaybolan ruhumu bulmuştum. Her şeyi ile bana benziyordu. O bilmese de, aslında benim hayatıma tecavüz edilmeden önceki beni görüyordum onda. Tabi o da hırpalanmış, kanatları kırılmış ve birkaç aptalla imtihan edilmişti.

    insan nasıl âşık olur? Kendinde olmayana, ekgib yanını tamamlayana âşık olur.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster