/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +5
    Tüm bu olanalar karşısında beynim öylesine boş bakmaya odaklanmıştı ki ağzımı açıp tek kelime edemiyordum.
    Sabah olduğunda ablamın sesi ile irkildim. Ne zaman uyuduğuma dair hiçbir fikrim yoktu. Tüm hatırladıklarım sadece geceden olan olaylardı. Hep birlikte kahvaltı yaptık. Annemin geceden kalan halinden eser yoktu. Yine yaşlı kadın gelmeden önceki haline dönmüştü. Biraz zaman geçtikten sonra kadın bana tuvaletin içindeki sabunu tekrardan sordu. Sabunun büyüklüğünü rengini ve tuvalet borularının nereden geçtiğini sordu. Tüm bunları sormaktaki amacının da sabunu bulmak ve kurutmak olduğunu söyledi. Eğer o sabunu bulamazsak annemde o sabun gibi eriyerek zaman ile yok olacakmış. Bunları duyunca hemen boruların gittiği yerleri kazarak kanalizasyonun nereye gittiğini buldum. Köy yerinde herkesin bahçesinde betondan yapılan kanalizasyonu bulunuyordu. Betonun başındaki tutma yeri olan örme taşı kaldırdığımda içeriden öyle pis kokular geliyordu ki, buraya girip de sabun aramak mümkün değildi, zaten var ise de en diplere kadar battığı için bu asla bulunamazdı. Gelip bunu yaşlı kadına anlattım. Bir süre sonra Vedat abi bize geldi, Yaşlı kadın daha sonra yine geleceğini söyleyerek bizden ayrıldı.
    Yine üçümüz tek başımıza kalmıştık. Ne olursa olsun ben ailemin yanındaydım. Yaşlı kadınında yine gelip bize yardımcı olacağını biliyordum. Bir şekilde bizi bu belalardan kurtaracaktı. Aradan birkaç gün geçti ama ne kadından ne de Vedat abiden ses soluk yoktu. Ben arada işe gittiğim için sadece gittiğim günlerin parasını alıyordum. Vedat abi sabahtan akşama kadar sürekli çalışıyordu ama işe gelmiyordu. O benim köydeki evimi biliyordu ama ben onun nerede oturduğunu dahi bilmiyordum.
    Aradan 1 ay gibi bir zaman geçmişti, bu sürede annem çok ağırlaşmıştı. Bu nedenle artık işe de gidemiyordum. Ablam ile annemin bakımı ile uğraşıyorduk. O dönemde iş yerim durumumu bildiği için ben gelmesem de bana daha sonra verirsin diye haftalık para veriyordu. Elimde bir miktar para kalmıştı. Ablam da tuhaf hareketler başlamıştı. Bir şey sorduğumda hiç alakası olmayan cevaplar veriyordu. Ben soru ile alakası olmadığını söylediğimde de verdiği saçma cevabın farkında olup durumu kıvırmaya çalışıyordu ama bu durum sürekli olduğu için artık ciddileşmeye başlamıştı.
    O gün yine annemin bakımı ile uğraşırken kapımız çaldı. Yaşlı kadın bize gelmişti ama Vedat abi ortalıkta yoktu. Yaşlı kadının evinden buraya kadar onlarca yol vardı. Biri onu buraya getirmediyse kendinin gelme ihtimali yoktu. Yaşlı kadın burada bir hafta kadar kaldı, her akşam ilk geldiği zamanki gibi bir şeyler okuyup anneme üflüyordu ve yine o bağırışlar çığırışlar oluyordu. Artık bu durum bile bu kadar sürede bana normal gelmeye başlamıştı. Hiç alışamayacağımız şeylere alışmaya başlamıştık. Kadının evimizde olması bana güven veriyordu. Artık ailemizin bir ferdi gibi bizimle yatıp kalkıyor annemin bakımında da ablama yardım ediyordu. Annemin durumuna o kadar alışmıştım ki babamın varlığını hiç hatırlamıyordum. Sanki babam hiç var olmamış. Doğduğum anda böyle bir durumun içine düşmüş gibi hissediyordum. Kalbimdeki, eskiden olan acıma ve korku duygusunu da git gide kaybediyordum. Ne kadar bu durumların içinde olsam da babaannemlerin bizi bu duruma düşürmüş olması onlara karşı olan kinimi nefretimi artırıyordu. Eskiden babama çok saygı duyuyordum ama şimdi onu ellerimle boğmak istiyorum. Babaannemi ateşlerin içinde yakmak istiyorum…
    Zamanla düşüncelerim tamamen bu olmaya başlamıştı. Öylesine büyük bir kin oluşmuştu ki içimde gidip babamı babaannemi halalarımı öldürme fikri aklımdan hiç çıkmıyordu. Yaşlı kadın bazen bize geliyor bazen ortalıktan kaybolup yine kapının önünde beliriyordu. Artık bu durumları bile sorgulamıyordum. Etrafta bir şeyler kendi kendine olup bitiyordu. Ben ise tüm bu olanlara seyirci kalıyordum. Artık sorgulama hissiyatımı bile kaybetmiştim… içimdeki tek his kin olmuştu.
    Daha fazla dayanamayıp sabah erkenden Manisa ya gitmek üzere yola çıktım. Cebimde çok bir param yoktu ama Samsun merkeze gelip Manisa ya bilet aldım. Gözümün önünde sürekli babamı öldürdüğüm, babaannemi ateşlerin içinde yaktığım sahneler canlanıyordu. Bunu öylesine yaşıyordum ki, ellerim kollarım bu davranışları gerçekleştiriyorcasına reflekslere dönüşüyordu. Akşam otobüsüne binip sabaha karşı Manisa ya vardım. Bu Manisa ya ilk gelişimdi hiçbir yeri bilmiyordum ama bana nedense her yer tanıdık geliyordu. Her attığım adım öncesinde karşıma ne çıkacağını biliyordum. Belki kurduğum hayallerden belki de asıl memleketim olduğu için canım bu toprakları çekiyordu. Kimselere sormadan gidip elimle koymuş gibi babaannemlerin evini buldum. Şehrin dışında iki katlı dışı sıvasız tuğlalı, önünde söğüt ağacı olan büyük bir evdi. Kapının önündeki o söğüt ağacında çocukken babamın beni salladığı geliyordu gözümün önüne ama ben buraya hiç gelmemiştim. Bu olamazdı. Bu hayaller beynimin uydurduğu birkaç şeydi. Ben bu kahrolası ağaçta hiç sallanmamıştım.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster