-
1.
+4Annem bu olanlara karşın delirmişçesine evin içinde ellerini başının arasına almış dört dönüyordu. O an camdan gördüğüm bir diğer olay olan kapının pervazına bir şeyler koydukları aklıma geldi. Boyum uzanmadığı için mutfaktaki taburelerden birini getirip üzerine çıktım. Kapının üst kısmındaki boşluklardan tırnağım ile, parça parça kesilmiş, yine aynı renkte küçük küçük, yedi parça kağıt çıkardım. Tam kapının orta bölümünde işe bir sayfa kağıt katlanmış halde oraya sıkıştırılmıştı. O anki korku ile hemen içini açıp baktım. Uzun saçlı bir insan suretinde çizilmiş olan gözleri kocaman çirkin bir varlığın baş, el ve kalp kısımlarında Arapça kelimelerden hariç olarak babamın, annemin, anneannemin ve ablamın adı yazıyordu. Ablamın adının solunda ise yine annemin adı yazıyordu. Burada sanki kişi belirtirmişçesine Remziye kızı Gülsüm ve Gülsüm kızı Zeynep yazıyordu. Bulduklarımı da hemen anneme zütürdüm. Dizlerinin üzerine çökmüş beşik gibi öylece sallanıyordu. Ne beni duyuyordu ne de dokunduğumda bir tepki veriyordu. Öylece gözleri boş bir noktaya odaklanmış bekliyordu.Tümünü Göster
Annemin bu durumuna daha fazla dayanamayıp babamı aramak için dışarı çıktım. Babam sanki evde o kadar olay yaşanmamış gibi bir arkadaşı ile elinde sigara çay muhabbet ediyordu. Başkalarının yanında durumu belli etmemek için; baba eve gel annem çağırıyor. Ablamın eli kapıya sıkıştı kırılmış olabilir diye yalan söyledim. Babam normalde böyle bir şey olsa hemen koşar gelirdi ama beni duymazdan geliyordu. Umurunda değilmiş gibi davranıyordu. Arkadaşı; hocam sen geç istersen eve biz buralardayız haberleşiriz dedi ama babam yok bir şey çay içelim dedi. Bir adam bu kadar kısa sürede umursamaz olamazdı…
Ben geri döndüm ama babam o gece eve gelmedi. Sonraki gecelerde aynı şey oldu. 1 hafta eve gelmedi. Düne kadar annemin bir dediğini iki etmeyen adam birdenbire bam başka birine dönüşmüştü. Okula gidip işe gidip gitmediğini sorduğumda ise izin alıp gittiğini öğrendim.
Aradan günler geçti ne babamdan bir haber vardı ne de annemde değişen bir şey…
Annem öylece boş noktalara odaklanıp ara sıra kendi kendine gülümsüyordu. Onun bu anlamsız tavırları karşısında bir şey sorduğumuzda yüzünü bile çevirip bakmıyordu. Çocuk başımıza ne doktora gidebiliyorduk ne de babam başımızda olmadığı için birinden yardım isteyebiliyorduk. Annemin yüzü her geçen gün daha da beyazlayıp gözündeki bakışları daha da anlamsızlaşıyordu…
Bu günlerde ablam evdeki kalanlar ile elinden geldiği kadar yiyecek bir şey hazırlıyordu. Paramızda olmadığı için evdeki her şey günden güne azalıyordu. Evdeki tüp itmesin diye, havalarda güneşli olduğu için ablam ile sobayı dışarı çıkarıp merdivenin başında yakmaya karar verdik. Sobanın dumanını gören babamın öğretmen arkadaşlarından biri ne olup bittiğini anlamak için bizim evin önüne geldi. Gülümseyen bir yüz ifadesi ile bana dönerek;
başlık yok! burası bom boş!