-
1.
+4Aradan biraz zaman geçtikten sonra küçük halam; yenge biz çantalarımızı yerleştirelim bir oda göster. dedi. Evimiz küçük olduğu için annem onları mecburen yatak odasına almak zorunda kaldı. Zaten yatak odasından başka ablam ile kaldığımız küçük oda vardı. Bunun dışında oturma odasındaki koltukların haricinde yatılabilecek bir yer yoktu. Onlar odaya girer girmez hemen kapıyı arkadan kilitlediler. Annem durumdan istifade hemen beni okula yollayıp babamı olanlardan haberdar etmem ve eve gelirken bir şeyler almasını söylemem için beni yolladı.Tümünü Göster
Evden çıktığımda patika yola girmem için mecburen yatak odasının önünden geçmem gerekiyordu. Zamanında eve göçerken perde ölçülerini yanlış aldıkları için evdeki bütün perdelerin boyu pencerelerin bittiği yerden bir karış yukarıda kalıyordu. Çocuk aklı işte, merak edip ellerimi yüzümün yanlarına tutup içeri baktığımda babaannemin beline kadar yatağın altına girdiğini, büyük halamın kapının pervazına çantasından çıkardığı kağıt parçalarını yerleştiğini, küçük halamın ise yastıkların üzerine yakından bakıp bir şeyler aradığını gördüm. O zamanalar ne yaptıklarını anlamamıştım. Yakalanırım korkusu ile hemen koşarak okula, babamın yanına gittim. Babam okulun bahçesindeki kırık bankta başka bir öğretmen arkadaşı ile sigara içiyorlardı. Hemen koşarak; baba, babaannemler geldi annem seni eve çağırıyor evde bir şey yokmuş eve ekgib görmen lazımmış dedim. Babam onların geldiğini duyduğunda sevinmek ile üzülmek arasında kalmıştı, o şaşkınlık ile kalkarken bardaktaki su bacağına döktü. Hızlıca okulun içine gidip yine aynı hız ile kısa sürede çıkmıştı.
Köyümüzde market gibi bir şey yoktu, ne de olsa ilçe merkezinden gelen seyyar arabalar ile günün belirli saatlerinde meyve sebze, ekmek ve şeker gibi temek ihtiyaçları satmaya gelen birilerinden alışveriş yapıyorduk.
Babamla birlikte yolun kenarında bekleyip arabanın geçmesini bekledik. Bir şeyler aldıktan sonra eve geldik. Babaannem, babamın geldiğini gördüğünde ağlaya ağlaya koşup boynuna sarıldılar. Halalarım ise başlarındaki oyalı eşarpları ile ağlama numarası yaparak, bu duruma üzülüyormuş gibi gözlerini siliyorlardı.
O akşam babaannemler öylesine mutlu ve bize karşı yakın davranıyorlardı ki, sanki geçmişte bizimkilere yaptıkları her şey unutulmuş, tüm ilişkilere yeniden başlıyor gibiydi. Babam eve geldikten sonra anneme o kadar iyi davranmaya başlamışlardı ki yemek hazırlarken bile halalarım, sen dur yorulma biz yaparız deyip mutfakta dört dönüyorlardı. Babamda ise tüm bu olanlardan çok mutlu görünüyordu. Gece olup yatma saatimiz gelmişti. Yatak odasında, küçük halamın da yatması için yer yatağı açıp onları uyumaları için hazır hale getirdik. Bir süre sonra da ablam ile annem bizim yatağımızda babam ile ben ise oturma odasındaki koltuğa yattık. Babam günün yorgunluğu ile hemen uyumuş olsa da ben yerimden rahatsız olduğum için gözüme bir türlü uyku giymiyordu. Oturma odasındaki duvar saatinin tıkırtısı da uyumamam için, sanki beynimin içinde çalıyordu. Gece su içmeye kalktım. Oturma odamızın panjurunun ipi koptuğu için açık hali ile duvara sabitlenmişti. Dışarıda ki sokak lambasının ışığı odanın içini aydınlatıyordu. Ev küçük olduğu için çok şekilsizdi. Oturma odasından mutfağa gidebilmek için yatak odasının önünden geçmem gerekiyordu. Kapının önünden geçerken içerinin aydınlık olduğunu, kapının altından gelen ışıklardan fark ettim. Bu yanan ışık odanın ışığından ziyade içeride mumların yarattığı kör bir ışık gibi yansıyordu. içeriden, fısıldarcasına, babaannemin dua gibi bir şeyler okuduğunu duymuştum ama çocuk aklı, namaz kılıyor olabileceğini düşünmüştüm. Aradan biraz zaman geçti. Neler olduğunu merak ettiğim için koridorun bir ucundan gizlice yatak odasının kapısını gözlüyordum. içerideki fısıldamalar hiç bitmiyordu. Teravih namazı dahi kılacak olsalar bu kadar uzun sürmesi imkansızdı. Fısıldamalar kesildikten sonra kapı kolunun gıcırdaması duyulmayacak şekilde yavaş yavaş açıldığını fark ettim. O anki yakalanma korkusu ile koltuğa doğru uzanıp uyuma numarası yapmaya başladım. Büyük halam annemlerin yattığı odanın kapısı kapalı olduğu için oraya bakmadan gelip bizim odaya göz ucu ile baktı. Gözümü kısıp olan biteni anlamaya çalışıyordum. Arka tarafa eli ile gel işareti yaptı. O sırada babaannem elinde bir şeyler ile tuvalete girip elindekileri tuvaletin içine attığının sesini duydum. Ardından da bir su döküp ellerini bile yıkamadan hemen odaya dönüp kapıyı kapattılar. Neler olduğunu anlayamıyordum. Sanki bana heyecanlı bir oyun gibi geliyordu ve yakalanmamış olmanın verdiği heyecanı ile içim içime sığmıyordu. Öylece yattığım yerde uyumuşum. Sabah olduğunda annemin mutfaktan gelen tıkırtıları ile uyandım. Ocakta kaynayan çay suyunun yan tarafında yufka ıslatıp kızartıyordu. Sesleri halamlarda duymuş olacaklar ki hepsinin suratı bir karış, buraya geldikleri kıyafetler ile mutfağa girdiler. Onlar otururken ben odalarına baktığımda, yatakta hiç yatılmış gibi bir bozukluk yoktu. Annemin yere serdiği yatak aynı bıraktığı gibi duruyordu sadece gelip geçerken üzerine basıldığının anlaşıldığı ayak izleri vardı. Hepsinin gözünden adeta uykusuzluk akıyordu. Gece her ne yaptılar ise sabaha kadar uyumadıkları her hallerinden belliydi. Odanın içindeki kibrit ve mum kokusu ise hala duruyordu. Kahvaltı masasında ağızlarını bıçak açmıyor gözleri ile alttan-alttan bıyık altından gülerek sinir bozucu bir ifade ile anneme bakıyorlardı. Öylesine gergin bir ortamdı ki ağızlarını bıçak açmıyordu. Babaannem birden masadan kalkıp, gelin hanım bakıyorum da çok neşelisin, merak etme kalmayacağız daha, sizi rahatsız ettik dese de annem olayı alttan alarak, anne olur mu öyle şey burası sizin de eviniz gibi mütevazi sözler söyleyip duruyordu. Tüm bu nezakete karşılık yok yerden kavga çıkarıp apar topar eşyalarını alıp biz ne olduğunu anlamadan evden çıkıp gittiler. Hepimiz kahvaltı masasında öylece kala kalmıştık. Geldiklerinde bize gösterdikleri o yalancı sevgiden bile eser kalmamıştı…
Onlar daha evden dışarı adımını atar atmaz evimizde daha önce hiç olamamış bir olay olmaya başladı. Annem ile babam anlamsızca birbirine girip kavga etmeye başladılar. Bunca zaman evde annesinin adını anmayan, bayramlardan hariç telefon edip aramayan babam annesinin gidişini, bizim onlara karşı göstermiş olduğumuz davranışlara bağlamıştı. Öylece birbirlerine bağırıp çağırdıktan sonra babam kapıyı vurup evden gitti. Evde öyle gergin bir hava vardı ki herkes birbirine düşman gibi bakıyordu.
başlık yok! burası bom boş!