Ben bir şeyleri sana sunarım. Bunlara inanıp inanmamak sana kalmış.

Kendini zeki sanan biri isen seni kandıramayacağımı, kötü bir yalancı olduğumu, her şeyi fark ettiğini sanarsın.
Gerçekten zeki isen oynanan oyunun farkına varıp sende oyun oynarsın.

Ben iki tarafada ait biri değilim. Ben tam ortadayım. Her şeyin ortasında. Ne zekiyim ne kendimi zeki sanan gerizekalı biri. Ne kötüyüm ne iyi. Ne suçluyum ne suçsuz. Ben her şeyin ortasındayım.

Bugüne kadar her şeyimi planlayarak yaptım. Plan, plan, plan. Plan her şey dedim. Herkes buna şahit oldu. Planlar üzerine yaşadığımı herkes gördü. Her şeyin planı en kötü birkaç ay öncesinden yapılıyor.

Ne zaman nereye gideceğim, ne zaman kimin ile irtibata geçeceğim, ne zaman hangi konuda adım atacağım. Genellikle bir sene öncesinden yapılıyor ama bir sene uzun olduğu için birkaç aya kadar revizeler devam ediyor.

Bir kişiye beni nereden vurması gerektiğini gösterdiğim zaman beni oradan vurmaya çalışır ise aynı şekilde karşılık veririm mesela. Sana yumuşak karnımı gösterdiysem vur, kır diye göstermedim. Senin güvenirliğini test etmek istedim. Eğer güvenilmez biri olduğunu görürsem bende yumuşak karnını deşerim. Bunu hemen yapmama gerek yok. 5 senede olabilir, 1 senede olabilir. Zamanın önemi yok. Önemli olan tek şey yaptığın şeye karşılık verilmesi.

Ringin içine girdikten sonra gelen yumrukların önemi yoktur. Yumrukları savuşturma ve maçı kazanmaya oynarsın. Savuşturursan kazanma ihtimalin olur. Savuşturamazsan kaybedersin. Ben, gelen tüm yumrukları savuşturduğum için yıkılmıyorum. Dünyanın en güçlü adamı ya da en iyi taksöründen gelecek yumruktan korkmuyorum.

Bugüne kadar yaptığım her şeyin nasıl arkasında duruyor isem gelecekte de aynı şekilde duracağım.

Hayatımı ben yönetiyorum. Dışarıdan bir kişinin hayatıma müdahalesi söz konusu değil. Ben, dışarıdan gelecek müdahaleleri ezip geçiyorum. Kimse bana müdahalede bulunamaz. Kimsenin ne dediğini umursamam. Kafaya koyduğum şeyi yaparım.