0
Odadan çıktım ve koridorun sonunda tuvalete girdim. Kapıyı kapattım ve kilitledim. Hilal abla da içeri girdi. Tabii Gazoz da. Sessizce
m-"En rahat burada konuşabilirdik. Ben bunu yapamam. Bu düğünü... "
Hilal-"Biliyorum. Bunu senden istemem saçma oldu."
Gazoz-"Neden yavaş yavaş huzura kavuşamadığını açıklamıyorsun?" Hilal abla çekingen bir tavırla:
Hilal-"Huzura kavuşamıyorum çünkü... Hala ilyas'ı seviyorum. Seda iyi biri bunu biliyorum. Ama onu kıskanıyorum. O her şeyde benden iyi. En çok korktuğum şey ise beni unutmaya çalışması. Unutulmak istemiyorum." Son cümlesini ağlamaklı söylemişti, ama ağlayacak gibi durmuyor.
m-"Neden 5 yıldır yanındasın?"
Hilal-"Ben hasta yatağındayken ilyas'a eğer ben buradan çıkamazsam beni unutmasını ve başka birini bulup evlenmesini söylemiştim. Daha sonra öldüm ve onun bu kadar acı çekmesine kendimi suçladım. Onun mutlu olmasını istiyordum. Bensiz de olsa mutlu olmasını. ilk önce bu yüzden buradayım sandım, kız arkadaş bulunca ben de huzura kavuşacaktım. Ama öyle olmadı. Seda ile tanıştı ve artık benim için ağlamayı bıraktı. Benim ile ilgili anılarının hepsini attı, benim dediğimi yapıp beni unutmaya çalıştı. Bunu yaptığını görünce... Biliyorum bencillik bu ama Seda'yı kıskandım. Her şeyimi alan biri gibi görmeye başladım. ilyas'ı, anılarımı, yaşadıklarımı... Her şeyimi o kız aldı."
m-"Her şeyini alan Seda abla değildi. Her şeyi bırakan ilyas abiydi. Sen de gördün, Seda abla kızmamış ama yine de cüzdanını Sinan'a verdi. O cüzdanı sen aldıysan 5 yıldan fazladır ilyas abideydi. Cüzdanın hiçbir köşesi eskimemiş. Yepyeni gibi duruyordu. Onun için de bırakmak zor bir karar olmuştur... Eğer bunu ondan duymak seni huzura kavuşturacaksa ilyas abi ile konuşacağım. Yalan söylemeyi sevmiyorum ama küçükken seni tandığımı söyleyeceğim. Sen bana sorular soracaksın ben de ona soracağım. Senin için uygun mu?" Hilal abla gözlerini kaçırdı:
Hilal-"Korkuyorum. Ya hiçbir şey hatırlamazsa?"
m-"O zaman başka bir yolunu buluruz. Ama şu an belki de ilyas abi ile konuşmak için tek şansım. Yarın düğünü olacak. Ondan sonra bir daha ne zaman konuşurum bilmiyorum." Emin bir bakış attı:
Hilal-"Yapalım." dedi ve soracağım soruları söyledikten sonra tuvaletten çıktık. Seda abla bulaşık yıkıyordu ve ilyas abi de yanındaydı. Bunu istemek benim için bile zor.
Gazoz-"Ben seni bu kadar korkak yetiştirmedim. Sadece yap, sonuçlarını sonra düşünürsün." dedi ve derin bir nefes alıp verdim. ilyas abinin yanına gittim.
m-"ilyas abi, seninle özel bir şey konuşabilir miyiz?" dedim. ilyas abi şaşırdı.
Abi-"Özel mi? Ne konuşacaksın benle? Kuş mu kalktı nasıl indireceğini mi soracaksın?" EĞER KUŞUM HAKKINDA KONUŞMAK iSTESEM SENLE Mi KONUŞURUM! HEM DE SEDA ABLANIN YANINDA BU MU SÖYLENiR!
Seda-"Utandırma çocuğu ilyas, git konuş. Sonra isterse Seda ablasına söyler." dedi ve ilyas abi de:
Abi-"Tamam hayatım." dedi. Ve oturma odasına geçecekken:
m-"Abi, Sinan da duymasın." dedim.
Abi-"Sen de devlet sırrı mı vereceksin anlamadım ki. Yatak odasına gidelim o zaman." dedi ve baraber yatak odasına gittik. ikimiz de yatağa oturduk. Hilal abla da benim arkama oturdu.
Abi-"Anlat bakalım ne istiyorsun." Konuya girdim.
m-"Aslında dün Sinan'a yardım için gelmiştim. Ama bugünkü geliş amacım sana bir şey sormaktı. Sinan'a verdiğin cüzdanı gördüm, Sinan bu cüzdanı Hilal abla aldı deyince de onayladım. Hilal abla ben 6 yaşındayken vefat etti. Ama onun hakkında neredeyse her şeyi hatırlıyorum."
Abi-"Şimdi bunu konuşmanın zamanı mı? Ben evleniyorum oğlum. Yarın düğünüm var. Eski sevgilim hakkında konuşacak bugünü mü buldun?"
m-"Asıl şimdi tam zamanı. Yarından sonra evli olacaksın, o zaman bu konu hakkında konuşamam. Hilal abla ile ben küçükken konuşurduk. Hep senin hakkında konuşurdu."
Abi-"Aynı Hilal olduğunu nereden biliyorsun lan?"
m-"O cüzdandan 2 tane vardı. Biri Hilal ablada, diğeri de sende. Küçükken pek anlamıyordum ama Hilal abla cüzdanı sana Beymen'den almıştı. Bunu söylediğini hatırlıyorum. Kendisine de aynı cüzdandan almıştı ve ikisinin de üzerine kalbin içinde i ve H harflerini işlemişti." Teslim olmuş gibiydi. Derin bir nefes alıp verdi ve:
Abi-"ipliğini ben almıştım. Siyah cüzdana siyah iplik mi alınır diye kızıp beyaz iplik almaya göndermişti. O zamanlar cüzdanlarımızı bu şekilde yapmak havalı gibi geliyordu." Göz ucuyla arkama baktım. Hilal ablanın gözleri parlıyordu.
m-"Bir de şey anlatmıştı dondurma... "
Abi-"Hangisini, maraş dondurmacısını dövdüğümü mü yoksa kuşun dondurmayı elinden kapıp kaçtığını mı soruyorsun?" Hilal abla ağlıyordu. Sevinçten olduğunu anlıyorum.
m-"Onun hakkında hiçbir şeyi unutmamışsın." ilyas abi de ağlamaya başladı.
Abi-"Nasıl unutabilirim lan! Hastanede her gün ziyaretine gittim. Hastanede kaldığı her gün bir gül zütürdüm ve hastaneden çıkınca bu gülleri geri satıp zengin olacağız dedim. O da buna gülmüştü. Ama sonunda onların hepsi mezarına gitti. Hastaneden çıkmasına 1 hafta kala ona yüzük aldım, o zamanlar doğru dürüst bir işim bile yoktu. Ona evlenme teklif edecektim. Ama elimde yüzükle mezarının önünde öylece kalakaldım. Neden bana bunları hatırlatıyorsun?" Bunu bana sinirli bir şekilde sormuştu. Kendini tutuyor gibiydi.
m-"Ben sadece Hilal ablayı unutmamanı... " Kendini tutamadı ve:
Abi-"BEN EVLENiYORUM LAN EVLENiYORUM! ONU UNUTAMAYACAK OLSAM DA UNUTMAYA ÇALIŞIYORUM ANLAMIYOR MUSUN? DEFOL GiT BURADAN!, BiR DAHA DA GÖZÜME GÖZÜKME!" dedi ve yatak odasının kapısını açtı. Çok ani yükseldi. Hiç beklemiyordum. Ama haklıydı. Arkama baktım ama Hilal abla yoktu. Gitmiş. Huzura kavuşmuş. Yataktan kalktım ve odadan çıktım. Daha sonra hiçbir şey söylemeden koşarak evden çıkıp gittim. Ben... Başardım. Hilal ablayı huzura kavuşturdum... Öyleyse neden ağlıyorum?
Gazoz-"Yapman gerekeni yaptın Merqury. Zafer kazanmak her zaman sana bir şey kazandırmaz. Hatta bazen elindeki her şeyini kaybettirebilir." Bu bir zafer değil ki. Farklı bir yolla çözebilirdim. Aceleci davrandım.
m-"Evet, ama bu çok acıtıyor. iyi bir şey yaptığımı bilmeme rağmen kendimi kötü biri gibi hissediyorum." Gazoz sessiz olmayı tercih etti. O da anlıyordu, bu konuşularak çözülecek bir şey değildi. Buraya arabayla gelmiştik, başka bir mahalle burası. O kadar yolu yürüyerek eve döndüm. Normalde bu kadar yolun beni yorması lazım ama içimdeki acı yorgunluğumu hissetmeme engel oluyor. Gülümsemeliyim. Her zamanki gibi. Evdekiler hiçbir şey anlamamalı. Kapıyı çaldığımda annem kapıyı açtı:
Anne-"Hoşgeldin oğlum. Yemek yedin mi?" Sahte gülümsemek çok zor. Sanki yanaklarım ağırlaşmış gibi.
m-"Evet yedim."
Anne-"Yer yatağını da toplayıver. Bugün Sinan gelmeyecekmiş. Abisinin evinde kalacakmış." dedi ve ben de:
m-"Tamam." dedim ve odaya girdim. Kapıyı kapattım. Hafta içi Sinan ile nasıl konuşacağım? Yarın düğüne de gidemem. Odanın köşesinde oturup sessizce ağlamaya başladım...
Tümünü Göster