+1
17 MART 2030
Biri beni kurtarsın. Seni büyüteceğim derken yalan söylemiyormuş. Her sabah beni 5 te uyandırıp koşturuyor, her akşam da okul dönüşünde uzun yoldan koştura koştura eve varıyoruz. Yemeği az yememe izin vermiyor, bir tabak yemek varsa ikincisini de zorla yedirtiyor. Bilgisayara geçebilmem için dediğini yapmam lazım. Yoksa klavyenin üzerine yatıyor ve hareket ettiremiyorum. Gazoz'un benimle kalması üzerine 1 sene geçti bile. Şu an 11 yaşındayım. Artık spora alıştım, kondisyon sağladım. Okuldan döndüm ve şu an bilgisayardayım. O da yanımda izliyor. ilk kez oyun oynarken beni izlediğini görüyorum.
Gazoz-"Oradaki kişilerin gerçek olmadığını biliyorum ama onları öldürmenin nesi eğlenceli?"
m-"Oyun olarak oynanışı eğlenceli. Gerçek olmadıkları için öldürünce kötü de hissetmiyorsun. Bak böyle, pıt pıt indiriyorum." O arada tabii headshotlar boy boy. Yeminle silver elo çöp. Buradan 1 hafta... 3 günde çıkarım. Çıkarım da Gazoz bilgisayarda o kadar oturmama izin vermez, o zaman 1 hafta mantıklı.
Gazoz-"Bıraksam boş bir ekrana baka baka saatlerini geçireceksin. Zaman senin için bu kadar mı değersiz?" Arada böyle laf değdirmeler yapıyor.
m-"Zamanım değerli. O yüzden bunu oynayıp eğleniyor... Abi net hile bu arada, net hile." 4 kişiye aynı anda headshot attı. Hile değil de ne bu aq? Ses kastı diyenler var bir de çıldırıyorum. Gazoz yatağıma geçti ve yattı. Ne yaptığımı anlamıyor, ama dediğine göre bu oyun öfkemi canlı tutuyormuş ve savaşma isteğimi güçlendiriyormuş. O yüzden karışmıyor. Ama fazla durmama da izin vermiyor. Maç bitti, biraz dinleneyim bari. Gazoz'a doğru baktım. O da dışarıya bakıyordu:
Gazoz-"Dışarıda çiçekler açmış, ilkbahar geldi demek... " dedi. Havayı koklamaya başladı. Havayı koklamasının nedenini artık anlıyorum. ilk başlarda evdeki kokulara alışmak içindi, şimdi ise yabancı bir koku var. Veya tanıdık biri:
Gazoz-"Sinan geliyor." dedi ve kafasını yatağa geri koydu. Zil çaldı. Kalktım ve kapıyı açtım. Sinan karşımdaydı ve sırtında ağzına kadar dolu bir çanta vardı:
Sinan-"Kanka, abim evleniyor." Direk lafa böyle girince ben de:
m-"Ne? Niye?" Ben de afallayıp böyle sordum.
m-"Aman... Öyle demek istememiştim. Bunu mu söyleyecektin? Yarın okulda da söylerdin."
Sinan-"Hayır, birkaç gün sende kalacağım. Annem annenle konuşmuş. Bizim akrabalardan evde bana yer kalmadı." Annemler evde değil. Neyse ki evde tek çocuğum. Böyle akrabaların gelip evi doldurma gibi bir durumla karşı karşıya kalma ihtimalim daha düşük.
m-"Geç kanka, ben de Cs go oynuyordum." Ayakkabılarını çıkardı ve odaya girdi:
Sinan-"Cs go eskidi ya. Valorant daha iyi." Valorant mı? O çöp oyun ile böyle efsane bir oyunu mu karşılaştırıyor?
m-"Valorantta anca skill atıyorsun, gerçekle alakası bile yok. Ama bu gerçek, bu oyunda silahlar konuşur." Bunu benim demem garip. Hayaletleri görüyorum falan...
Sinan-"Asıl oyun dediğinde yetenekleri gerektiği yerde kullanma gibi etkenler oyunun yönünü belirlemeli. Yoksa Cs go daki gibi herkes sağa sola pusar."
m-"Sağa sola pusmak mı? Yok öyle bir şey. Takım çalışması en çok cs go da işe yarıyor. Dust 2 de rushlarken bile önden bir yem gönderip arkasındaki de rakibi indiryor. Böyle taktiklerle dolu oyunda pusarak kazanma diye bir şey yok. Hem sağa sola ateştopu atarak kazanmak da pek taktiksel gözükmüyor."
Sinan-"Ne? Sağa sola ateş topu atmak mı? Onlarca yetenek var, takım arkadaşını iyileştiriyorsun, buz duvarını tam zamanında açıp mermileri engelleyebiliyorsun, kamera atıp hareketlerini izleyebiliyorsun... Daha nasıl taktik olsun istiyorsun ki? Bence Valorant Cs go dan daha iyi bir oyun." Tam söze giriyordum ki arkamdan kapının açılma sesi geldi. Annemler gelmişler.
Anne-"Sinan hoşgeldin. Annenle konuştum haftasonu boyunca bizdesin. Güzel güzel oynayın. Akşam istediğin bir yemek var mı?" Sinan utandı.
Sinan-"Yok, siz ne yaparsanız onu yerim." Annem utandığını anladığından:
Anne-"Tamam o zaman. Akşama tavuk sote yapıyorum." dedi ve kapıyı kapatıp çıktı. Böylece tartışmayı sonlandırmış oldu.
Gazoz-"Neredeyse zamanı geldi. Hazırlan." dedi. Ben de şınav pozisyonu aldım.
Sinan-"Merqury? Ne yapıyorsun?"
m-"Şınav çekeceğim, vücudumu ısıtmam lazım." Kan akışımın hızlı olması tehlikeli anlarda hızlı hareket etmemi sağlar. En azından Gazoz bana öyle söyledi. Genelde köpekler sürekli hareketlidir ve diyaframdan nefes alır. Hareketli olmasalar bile kürkleri sayesinde her zaman vücutları sıcak ve kan akışları yüksektir. Benim de her zaman olmasa da belli saatlerde vücudumu ısıtıyorum.
Gazoz-"Başla." dedi ve bende şınava başladım.
Sinan-"Kaç şınav çekebiliyorsun?" Şınav çekerken:
m-"Rekorum 92."
Sinan-"92 Mi? Bu çok fazla." Sonunda Sinan'ı geçebildiğim bir konu buldum. Şükür.
m-"Aslında çok kolay, yaklaşık bir senedir spor yapıyorum... "
Gazoz-"Ağzın değil, ellerin ve ayakların çalışsın." Zaten çalışıyorlar. 88 de düştüm. Vücudum yeterince ısınmıştır. Sinan da bilgisayarıma oturmuş oyun oynuyor, ben de yerde nefes nefeseyim. Oh ne güzel. Sinan kulaklıkla oynuyorken Gazoz ile konuşma fırsatı bulabildim. Gazoz'a döndüm ve:
m-"Sen beni koruyorsun zaten. Neden ben de kendimi korumam lazım? Hem ya ben yorulduktan sonra düşman gelirse?"
Gazoz-"O zaman vücudun kendisi cevap verir. Seni boşu boşuna bu kadar yormuyorum. Ben seni ruhsal olaylardan koruyorum. Sen de kendini fiziksel olaylardan koruman lazım. Onun için kendini geliştirmen şart." Şartmış. Normal olmak istiyorum. Sinan'ın telefonu çaldı. Aslında Sinan'ın telefonu yok. Buraya misafirliğe geldiğinde annesi ona kendi telefonunu veriyor. Ne olur ne olmaz diye.
Sinan-"Efendim baba... Şimdi mi... Ya anne yaaaa!... Kuzenlerim yok mu? Onlar yapsın... Hem ben evde kalamıyorum hem bütün işi ben yapıyorum... Off anne yaaa!... " dedi ve telefonu kapattı.
Sinan-"Çıldıracağım. Evde 6 kuzenim var ama annem beni taa buradan yanına çağırıyor. Abimin eşyalarını hazırlayacakmışım. Şimdi amele gibi bana abimin eşyalarını taşıttıracaklar." Gazoz ayaklandı. Hayır, ne düşündüğünü biliyorum. Hayır, HAYIR!
Gazoz-"Merqury, sen de onunla gidiyorsun."
m-"NEDEN AMA YAA!" Sinan ani bağırmamdan korktu.
Sinan-"Ne? Ne oldu?" Aman ya, göremiyor tabii.
Gazoz-"Gitmezsen 1 hafta bilgisayar oynayamazsın." ŞAKA MISIN SEN YA? Karşı da çıkamam Sinan'ın yanında. Hem karşı çıksam da klavyeye yattı mı daha da bilgisayarla oynayamam.
m-"Sinan, ben de geliyorum. Sana yardım etmek için." Ne güzel sporu da bitirmiştim Cs Go'ya geri dönecektim. Başıma iş çıkardı.
Sinan-"Hayatımı kurtarırsın valla. Sağol kanka." dedi. Çantasını odama bıraktı. Ben de üstümü giyindim ve beraber dışarı çıktık. Tabii Gazoz da beni takip ediyor.
Tümünü Göster