Son derse girdiğimizde Uğur hala sınıfa girmemişti. Tenefüste tuvalete diye çıkmıştı ve hala ortada yoktu. Hoca içeri girdiğinde tuvalette 5 dkya gelir diye oyalamaya çalışıyordum. Büyük ihtimal sıçmaya gitti diye düşünüyordum. Zaten o da bir iki dakika sonra nefes nefese geldi ve özür dileyerek içeri girdi. Şebek gibi gülerek yüzüme bakıyor ve hızlı hızlı nefes alıyordu. Ne oldu lan sıçtın mı dedim. Gülerek yüzüme bakmaya devam ederken Kezban işi tamam dedi. Kezban ne Kezban'ı olum ne diyon derken duraksadım. Kalbim yine ağzımın içinde atmaya başladı. Kulaklarımın kıpkırmızı olduğunu hissedebiliyordum. Ben konusucam Uğur tanımadığım adamla hem olum ben kızlarla konuşmayı da bilmem boşver boşver gitmem ben başbaşa kalamam dedim. Başbaşa değil zaten Macideyle ben de gelicem dedi. Böylece yengenin adını da öğrenmiş oldum ama bu içimi rahatlatmaya yeterli değildi. Uğur bunlar havalı duruyo olum beni begenmezler zaten gitmem ben dedim. Begenmezler ne lan dangalak Kezban beğense yeter zaten onun da beğenmeme gibi bi durumu olmaz sen bana güven dedi. Hem birkaç saat önce kıza uzaktan bakıp onu arzuluyordum hem de ayağıma böyle bir fırsat gelmişken istemiyorum diyordum. Korkanın çocuğu olmaz zaten üst sınıf yüz yüze üç günde bir anca gelirim ne olacak diyerek kendini rahatlatmaya çalışıp motive ediyordum. Kulaklarım dakikalar geçmesine rağmen hala cayır cayır yanıyordu. Uğurun dönüp dönüp bana bakarak kıs kıs güldüğünü farkedebiliyordum. Olum ya bi şey olursa kötü bi şey olursa beni beğenmeyip dalga geçerse dedim. Uğur lan bi rahat olsana niye beğenmesin hem tanımıyon mu sen Kezban'ı dedi. Nerden tanıycam olum zaten üst sınıf dedim. Yakından taniycaksin zaten merak etme diye gülmeye devam etti. Ve sonunda zil çaldı. Uğur kolumdan tutup hadi hızlı hızlı diye beni çekiştirmeye başladı. Koridorda koşar adım yürürken sadece Uğur sıçtın ağzıma Uğur diyebiliyordum.