+1
Bir şey yüzümü yalıyor. Gözümü açtığımda çoban köpeğini gördüm. Ve her şeyi hatırladım. Sabah olmuş. Dünkü olay gerçekti demek.
m-"Tamam... Dur... "
Anne-"Kiminle konuşuyorsun?" Annemin sesini duyunca aniden yataktan fırladım. Köpek de ani kalkışımdan dolayı yataktan düştü. Ona bir özür borcum var.
m-"Hiiç. Rüya gördüm de." Şu hayaletler yüzünden ışık hızında bahane uydurabiliyorum. Anneme hayaletlerle konuştuğumu söylediğimde 9 yaşımdaydım. Bana bayağı kızmıştı. Ama öyle böyle değil. Hatta kanıtladım, ama yine de inanmadı. Onun için annemden ve babamdan da saklıyorum.
Anne-"O rüyaları fazla görme sen... Hadi hazırlan, okula geç kalacaksın." Anladı hayaletlerle konuştuğumu. Tabii ona göre kendi kendime konuşuyorum.
ÇKöpek-"Annen ruhlara inanmıyor mu?"
m-"Seninle anlaşalım, herhangi birinin yanında seninle konuşmayacağım. Yoksa bana deli muamelesi yapıyorlar. Bu arada yataktan fırlayıp seni düşürdüğüm için de özür dilerim."
ÇKöpek-"Acımadı bile. Tamam, sen nasıl istersen." dedi ve ben de mutfağa doğru yöneldim. Köpek de arkamdan geldi. Ona isim vermem gerekiyor sanırım. Ama öldü, bir isme ihtiyacı var mı? Köpekleri neyi sever neyi sevmez pek anlamıyorum. Şu an burada olmaktan memnun mu onu bile bilmiyorum. Sadece görev için mi yanımda? Öyle olsa bile onu da huzura kavuşturmak istiyorum. Masaya oturdum ve kahvaltıyı yapmaya başladım. Annem de karşıma oturdu. Bir şeyler söyleyecek gibi bakıyor. Ve düşündüğüm de çıktı:
Anne-"Oğlum, hayali arkadaşlarının olması güzel bir şey. Küçükken benim de vardı, adı Oya'ydı. Her derdimi dinler, her sırrımı saklar, her şeyimi onunla paylaşırdım. Ama sonra o yavaş yavaş kayboldu, çünkü ben büyümüştüm. Onun gerçek olmadığını anladım. Çünkü ona dokunamıyordum, başkalarına gösteremiyordum. Bu senin yalnızlık pgibolojinin oluşturduğu bir görüntü. O gördüğün şeyler gerçek değil."
m-"Biliyorum anne." onaylamam gerekiyor. Çünkü inanmayacak. Nasıl inandıracağımı da bilmiyorum.
Anne-"Eğer bu hallerin devam ederse seni pgibologa göndermek zorunda kalacağız." Pgibologa gitmek istemiyorum. Annem öyle bir anlatıyor ki kesin orada çocukları yiyorlardır.
m-"Kimseyle konuşmayacağım anne gitmeyelim pgibologa." Annem sonuçtan memnun duruyordu.
Anne-"Gözüm üzerinde. Eğer bir daha başka hayali kişilerle konuştuğunu görürsem pgibologa gidersin ona göre." dedi ve sofradan kalktı. Ben de gizlice köpeğe peynir uzattım.
ÇKöpek-"Ben yaşamıyorum, yiyemem." dedi. Tamam, hayaletlerim yemek yiyemediğini unuttum. Peyniri ağzıma attım. Annem daha yeni tehdit etmesine rağmen sözünü dinlemiyorum. Bu başıma bela olacak.
Anne-"Ben Hayat ablanlarda olacağım. Eve geç geleceğim. Baban gelene kadar dışarıda oynarsın." dedi ve üstünü giyinmeye gitti. Ben de kahvaltımı yaptım ve üstümü giyinmeye gittim. Annem ve Hayat abla çok iyi anlaşıyorlar. Aslında bu Hayat abla sayesinde oldu. Ne zaman annem ve babam markete gitseler evinde misafir etti. Hatta kocasıyla da tanıştık. Yasin abi. iyi bir adam. Ne zaman beni görse çikolata verir. Neyse, üstümü giyindim ve evden çıktım. Köpek de arkamdan beni takip ediyor.
Dışarı çıktığımda tüm köpekler kapının önünde toplanmışlar.
Kangal-"Uykunu aldın mı?"
m-"Evet, aldım da bu kadar kişi neden burada?" Hemen ağzımı kapattım. Hayır, evin önünde konuşamam. Biraz uzaklaşmam lazım. Okul yoluna doğru yürümeye başladım. Köpekler de beni arkamdan takip etmeye başladı. Kangal da yanımda.
Kangal-"Öyleyse şimdi bize yardım edebilir misin?"
m-"Şu an yapamam. Okula gitmem lazım. Okul çıkışında size yardım edebilirim. Annem de eve geç gelecekmiş."
Kangal-"Okul denen şey ne zaman biter?"
m-"Bugün öğleye kadar. Yani öğlenleyin geleceğim."
Kangal-"Bekliyor olacağız." dedi ve beni takip etmeye devam ediyorlar. Arkamda onlarca köpekle mahallede dolaşıyorum ama kimse görmüyor... Ne kötü bir talih. Acaba üşüyorlar mı? Ben montlayım ama onların sadece kürkü var.
m-"Siz üşüyor musunuz?"
Kangal-"Aksine, yanıyorum. Bu kadar kişinin sorumluluğu beni yakıyor. Eğer o adamı durduramazsak daha çok yanacağım." Kast ettiğim soru bu değildi ama onun aklında yalnızca o adamı durdurmak var. Karşısında onlarca köpek öldürülüp hiçbir şey yapamamak çok kötü bir duygu olmalı. Sadece biraz düşündüm. Eğer annem ve babamı diri diri yakan bir adam olsaydı ve ben sadece izliyor olsaydım, dokumamıyor olsaydım... Bir an içim titredi ve düşünmeyi bıraktım. O düşünmeyi bırakamıyor, çünkü gerçekten yaşıyor. Her ölen köpek onun sorumluluğunda. Yaşayanlar için bile sorumluluk hissediyor. Çok acı.
Tam okuldan içeri girecekken Sinan yanıma koştu.
Sinan-"Günaydın Merqury. Dün ne oldu ya öyle koşuyordun." Haa. Evet, korkudan büyük bir pot kırdım. Arkamdan köpekler kovalıyor dedim.
m-"Hiiç, öyle koşuyordum. Sokakta beni bir köpek kovalıyordu da ondan kaçıyordum."
Sinan-"Dün köpekler kovalıyor demiştin, üstelik görmediğimi de söyledin. Yine hayalatlerle falan konuşmuyorsun umarım?" Herkesten azar işitiyorum. Valla bıktım.
m-"Yok yok. Korkudan öyle saçmaladım. Zaten ben koşarken peşimi bırakmış. Biraz geç farkettim."
Sinan-"Anladım kanka. Sınıfa gidelim. Ödevi yaptın mı?" Hay amk. Tam ağzının ortasına çakmalık. Yine ödev diye tutturdu. Yeminle şuradaki köpekleri üzerine salasım geldi.
m-"Yapmadım kanka, yapmadım."
Sinan-"Nasıl yapmadın kanka? Çok kolaydı ödev."
m-"Buna saldırabiliyor musunuz?"
Kangal-"Eğer saldırabilseydik o adamı çoktan öldürmüştük." Aslında ciddi ciddi sormamıştım.
Sinan-"Bir şey mi dedin?"
m-"Ödevi dedim, sınıfta gösterirsin." Başını salladı. Neyse ki hem ego kasıp hem de ödevi göstermemezlik yapmıyor. Köpekler okulun bahçesinde beklemeye başladılar. Çoban köpeği yine peşimden geliyor. Sınıfa çıktık ve ödevi geçirmeye başladım. O arada Sinan'a:
m-"Kanka sana bir şey soracağım. Diyelim ki köpekleri öldüren biri var. Onu nasıl durdurabilirim?"
Sinan-"Niye böyle bir şey sordun?" Direk cevap versen ölürsün sanki.
m-"Sadece sordum. Nasıl durdurabilirim."
Sinan-"Polise söylersen hapse atar herhalde." işte bu! Polise haber vereceğim. Nasıl aklıma gelmedi ki bu?
m-"Anladım kanka, teşekkürler." dedim ve ödevi yazmaya geri döndüm. Sonunda bitirdim ve ders başladı.
Tümünü Göster