+6
Mehmet her sokağın, barikatın teker teker düşüşünü izliyor ve yardımcı olacak birşey düşünmeye çalışıyordu.Son birimin düşmesine az kalmıştı.Çaresiz 3 asker ve polis bir evin çatısına tırmanmaya çalışıyordu. Fakat mutasyonlular onlara yetişmek üzereydi ve zaman kazandırmamız lazımdı. Mehmet bir anda buldum diye bağırdı. Evde alkol olup olmadığını sordu. Alkol kullanmazdım fakat ev arkadaşım kullanırdı. Hemen Mehmet e verdim şişeyi. Mehmet molotof kokteyli yapacağını söyledi. Diğer malzemeleri de halletti. Elimizde 4 şişe vardı. Mehmet 2 tane benle Anıl birer tane şişe aldık. Fakat görüş açımız yetmiyordu. Merdivenlerden koşarak terasa çıkmaya başladık. Eğer kurtarırsak onları grubumuza katılırlardı ve dahada güçlenirdik.Son katıda çıkıyorduk.En önde Mehmet arkasında ben arkamda Anıl. Koşuyorduk.Bi anda bir hırlama sesi geldi ve terastan mutasyonlu çıktı. Bizim kapıcı ydı bu.Merdivenden tam çıkamadan Mehmet’in üstünde atladı. Hepimiz domino taşı gibi yuvarlanıyorduk. Elimizdeki şişelerden biri kırılmıştı ve yavaş ca alkol sızıyordu.
Mehmet üstünde mutasyonlu ile sonunda durabilmişti. Hızlı bir tekme ile onu üstünden attı ve kaldırıp apartman boşluğundan attı. Sonunda terasa varmıştık fakat mutasyon sürüsü varmak üzereydi. Hemen barikatın önüne ilk şişeyi yakıp molotofu attık. Barikatı yıkıp geçen sürü alev alıyor ve birbirleri üzerine düşmeleri işimize yarıyordu. Hemen sürünün tam ortasına ve en arkasına attık. Dikdörtgen bir alev kapanına almıştık sürüyü. Askerler şaşırmıştı fakat buna bile vakitleri yoktu. Hemen bir evin balkonuna tırmandılar ve ordanda o binanın terasına çıktılar. Hemen onlara doğru bağırdık ve bizi farkettiler. Telsizden ulaştık. Bize teşekkür ettiler. Onlara bizim olduğumuz binaya gelmelerini söyledik. Fakat tek geliş yolları diğer binalardan atlamaktı. Binalar arasında çok mesafe yoktu. Fakat arada 3 bina vardı.ilk önce çantalarını fırlattılar. Sonra kendileri sırayla atladı. Kimse düşmemişti fakat diğer binanın terasında 2 mutasyonlu vardı. Mermileri yoktu. Yine önce çantalarını attılar. Yardımcı olmamız lazımdı. Hemen Mehmet’in çantasından aldığım tabanca geldi aklıma. Belimi yokladım ve evet oradaydı. Varlığını unutmuştum.Çıkardım ve hemen nişan alıp ateşlemeye başladım. Mehmet kendi tabancasını elimde görünce sinirlendi fakat zamanı şimdi değildi.iyi bir nişancı değildim bu yüzden Mehmet hemen elimden aldı silahı ve mutasyonluların ikisinide vurdu. Artık aramızda bina yoktu.Önce çantalarını bize yolladılar. Sonra teker teker atladılar.ilk iki kişiyi tuttuk ve çektik. Sonuncu asker kalmıştı.Oda atlıyacakken mutasyonlulardan biri ayağını tuttu ve tam atlatacağı sırada kendine çekt. Asker baş aşağı sarkıyordu.Onu tutan tek şey mutasyonluydu bu yüzden vurursak terastan aşşağı düşecekti. Vurmassak ise yem olacaktı. Mutasyonlu bir yandan kendine doğru çekmeye başladı. Ayak bileğinden dizlerine kadar çekti ve baldırlarını ısırmaya başladı.Onu kurtaramazdık. Daha fazla acı çekmesi için silahı aldım ve kafasından vurdum.Hem bu sayede acı çekmeyecekti hemde mutasyona uğramadan ölecekti.
Tümünü Göster