-
1.
+2---
Hikayeye başlamadan önce bu kısmı okuyun!
Öncelikle hepinize merhabalar diyor ve birkaç uyarıyla hikayeye başlıyorum. Bu hikaye ramazan boyunca her gün ana karakterin 1 anısı şeklinde gidiyor. Tabii bazı anılar uzun olduğu için 2 günde tamamlanan anılar da olacak. Bu bir ramazan serisidir ve en azından kısa bir vakit de olsa geçirmeniz amacıyla paylaşıyorum. Eğer serimi okumadıysanız ve daha fazla hikaye istiyorsanız (bkz: bir bine bende binem hikaye serisi) ni okuyabilirsiniz.
Bu hikaye (bkz: bir bine bende binem hikaye serisi) içinde bulunan Hayalet Serisi ile bağlantılıdır. Lakin ilk olarak diğerini okuma şartı koymuyorum. iki karakterin de hayatı birbirinden bağımsız hareket ediyor. Onun için ilk bu hikayeyi de okusanız bir şey kaybetmezseniz.
Ana karakterin ismi Merqury'dir. Bunu da aklınızdan çıkarmamanızda fayda var. Notlarım bitti, hikayeye başlıyorum. Keyifli okumalar.
---
15 TEMMUZ 2026
Yaz ayındayız. Hava çok sıcak. Oturma odasındayız. 7 yaşında bir çocuk için bile oldukça sıcak. Evet, 7 yaşındayım. Vantilatör odayı soğutmak için yetmiyor. Annem ve babam vantilatöre yapışarak odanın soğumasını daha da zorlaştırıyorlar.
Anne-"Niye hava bu kadar sıcak? Küresel ısınma sonunda başladı mı ne?" Annemin sitem etmesine hak veriyorum. Babam da:
Baba-"Vantilatörün önünden çekil de oda serinlesin." Babam da vantilatörün önünde duruyor.
Anne-"Bana diyene bak, sen de çekil o zaman."
Baba-"Bu böyle olmayacak. 3 diyince ikimiz de çekilelim."
Anne-"Anlaştık. Sayıyorum. 1... 2... 3." dedi ve ikisi de çekildi. Ben hemen vantilatörün önüne geçtim. Püfür püfür esiyor...
Baba-"Bak hele uyanığa! Merqury. Çekil oradan!" Mecburen çekilmek zorunda kaldım. Babamı kolay kolay kızmaz, ama kızarsa da gerçekten sonuna kadar kızar. Bu huyunu 7 yaşında olmama rağmen biliyorum.
Anne-"Alışveriş yapılması lazım." Babam bunu duyunca birden heyecanla ayağa kalktı ve:
Baba-"Güzel! Marketlerde klima vardır. Hemen gidelim. Hadi hadi hazırlanın." Annem koşarak odadan çıktı. Ben de annemin peşinden gittim. Annem beni giydirdi, sonra da kendisi giyindi. Babam da odaya geldi ve üstünü giyindi. Hepimiz arabaya geldik ve babam arabayı çalıştırdı. Klimayı da açtı.
Baba-"Ohh bee! Dünya varmış. Yemin ediyorum araba da klimasız olsa ne yapardık bilmiyorum."
Anne-"Neyseki sana klimalı alalım diye ısrar etmişim." Ben de arkada oturuyorum. Ben de serinledim. Serinledim de yanımda yaşlı bir amca oturuyor. Bu kim? (Merqury= m)
m-"Baba, bu yaşlı amca kim?" dedim ve amcayı işaret ettim. Babam yerine annem sakin bir şekilde cevap verdi.
Anne-"Orada kimse yok oğlum. Yine hayal görüyorsun."
Amca-"Sen beni görebiliyor musun?"
m-"Tamam anne." Evet, arada hayal görüyordum. Babam bunun çocukluğumdan dolayı olduğunu söylüyordu, annem ise babama katılmayarak bir pgibologa zütürmeyi öneriyordu. Ve savaşı kazanan babam olmuştu.
Amca-"Beni duyabiliyorsun değil mi? Bana yardım etmen lazım."
m-"Amca, sen yoksun. Seninle konuşamam." Annem ve babam arabada sohbete dalmıştı.
Amca-"Ben öldüm, huzura kavuşamıyorum."
m-"Huzura kavuşmak ne demek?"
Amca-"Cennete gitmek demek. Cennete gitmek istiyorum ama gidemiyorum. Bana yardım etmelisin."
m-"Ne yapmam lazım?" Bu birkaç kez başıma geldi. Genelde yardım etmeden bırakmıyorlar. Ama huzura kavuşmayı ilk kez bu amca söyledi. Babama sorduğumda eğer gideceklerse yardım etmemi söylemişti. Tabii tehlikeli şeyler yapmamak şartıyla. Bu yaşlı amca da ben yardım etmeden gitmeyecek.
Amca-"Benim altın bir yüzüğüm vardı. Ölmeden önce onu kaybetmiştim. Rahmetli karımın hatırasıydı. Ona annesinden kalmış. Onu da zamanı gelince kızıma vereceğime söz vermiştim ama kaybettim. Yaşarken yıllarca aradıysam da bulamadım. Ama artık buldum. Bahçede toprağın altında. Onu alıp kızıma zütürmeni istiyorum. Küçüksün ama senden başkasından yardım isteyemem." Dediğinden pek bir şey anlamadım. Sadece yüzük bulmam gerektiğini ve onu birine vermem gerektiğini anladım.
m-"Tamam, bulurum. Nerede?"
Amca-"Şu an nereye gidiyorsunuz?"
m-"Markete gidiyoruz."
Amca-"Onu sormuyorum yavrum, market nerede?" Bilmiyorum ki.
m-"Anne, market nerede?"
Anne-"200 metre ileride." Normalde sabret varacağız falan derdi. Dalgınlıktan direk metre cinsi verdi.
m-"200 metre ilerideymiş." Tabii o zamanlar 200 metrenin tam olarak ne kadar olduğunu bilmiyorum.
Amca-"Hah! Güzel. Benim de evim oralarda. Yüzük de evimin bahçesinde. Onu oradan çıkarıp kızıma verirsin."
m-"Başkalarının bahçesine izinsiz girilmez."
Amca-"Benim bahçem ama. Ben izin veriyorum."
m-"Sen gerçek değilsin ki." Amcanın gözü seyirdi.
Amca-"Gerçeğim yavrum. Gerçek olmasam seninle nasıl konuşacağım?"
m-"Anne, yanımdaki yaşlı amca gerçek mi?"
Anne-"Değil dedim ya oğlum."
m-"Tamam. Gerçek değilmişsin." Amca bayağı sinirlendi.
Amca-"Gerçeğim diyorum ya! Neyini anlamıyorsun. Sen gir bahçeye, yüzüğü al, kızıma ver. Ondan sonra ne yaparsan yap!" Onunla konuşmaktan sıkıldım. Dediğini yapsam iyi olur.
m-"Tamam, yapacağım."
başlık yok! burası bom boş!