+4
Sonra kafamın içinde başka bir ses duydum. Önce anlayamadım. Biraz daha dikkat kesildim. Ses kafamın içinden değil arkamdan geliyordu ama geride kalan annemdi oysa bu ses ona ait değildi. Zorlanarak geriye döndüm. Bu kez gördüğüm annem değildi. O gitmiş yerine Hüseyin gelmişti. Arkadaşım kardeşi Hüseyin“ abi gell “ diye bağırıyordu. Çözülmeye başlamıştım. Yavaş yavaş idrakım çalışmaya başlamıştı. ALLAH
aşkına benim bu bataklıkta ne işim var! Gerisin geriye yürümeye başladım. Hüseyin elinde feneri bana ışık tutup yol gösteriyordu. Sonunda yanına vardığımda aklımın kontrolünü tamamen elime aldığımı hissettim. “ Gel abi gel. Ne yapıyorsun burada öldürecen mi kendini?” Hiçbir şey söyleyemedim. O da hiç konuşmadı sonra. Hızlı adımlarla eski köyden çıktık. Bana Halamın evine kadar eşlik etti.
Evdekilere üstümün başımın halini tek kelimelik cümlelerle anlatıp geçiştirmeye çalıştım;
“düştüm”-“kaydım” gibi…Duş alıp elbiselerimi değiştirdikten sonra kuzenimle paylaşacağımız odaya geçtiğimde konuyu açtım ona. Her şeyi anlatmadım hatta hiçbir şey anlatmadım sayılır… Sadece ona dediğim eski köyde yürürken
yolumu şaşırdığım ve bataklığa düştüğümdü. “Ee nasıl buldun sonra yolu?” diye sorduğunda Hüseyin’den bahsettim.
“ Hangi Hüseyin?” dedi
“ Sende tanırsın hani Sarı Mustafa vardı ya onun kardeşi”
Amcaoğlum bir anda dikildi yatağında; “ Kafamı buluyon oğlum? Sarı ismail’in kardeşi öleli kaç yıl oldu, duymadın mı sen?”
“Ben bir an donup nası ?dedim. O da ” “Hüseyin diyorum o çocuk yıllar önce boğuldu gitti ya barajda bilmiyor musun sen bizimkiler cenazesine bile geldi buraya ?”
Birkaç saniye boyunca dilim tutulur gibi olmuştu. Ne diyeceğimi bilememiştim. Amcaoğlu konuşmaya devam etti; “isimleri karıştırmışsındır sen başkasıdır o çocuk”
Başkası mı? Hangi başka çocuk Sarı ismaille çektirdiğim fotodan haberi olurdu ki be kuzen diye geçirdim içimden. Lafı uzatmak istemedim. “ALLAH rahatlık versin “ deyip arkamı döndüp yattım.