/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 1.
    +3
    Böyle izbe bir yerde ve bu saatte tek başına bir insanın korkmaması elde değildi zaten. Zaman zamanduyduğumu sandığım tıkırtıların sağa sola kaçışan böcek ya da fare benzeri hayvanlardan geldiğinin farkında olarak yavaşça üst kata çıkan merdivenlere yöneldim. Hatırladığım kadarıyla Dedemler genelde üst katta otururlarmış. Alt katı ise günlük işler ve gelen misafirleri karşılamak için kullanırlarmış. Merdivenlerden oldukça ihtiyatla çıkıyordum zira bastığım bir basamağın çökme ihtimaliyle sakatlanmak
    istemiyordum. Sonunda üst kata vardığımda üç oda kapasından ikisinin açık olduğunu ama birinin kapalı olduğunu gördüm. Kapısı açık odaları fener ışığıyla hızlıca bir süzdükten sonra kapalı olan kapının önüne geldim ve o an fark ettim. Feneri kapı eşiğine doğru her tuttuğumda eşikten yayılan gölgeleri gördüm. Sanki içeride birileri oldukları yerde sallanır gibi gölgeler belirsiz hareket ediyorlardı. Korku volkanım yeniden lav püskürtmeye başlamıştı. Acaba dedim kendi kendime bahçede ki ağaçların rüzgârda sallanan silüetlerimi düşüyordu odaya? Kapıyı açtım ve inanın açılmasını beklemiyordum… Önce hiçbir şey göremedim. Sonra her şeyi gördüm.
    Annem yerde kurulu bir sofranın üzerinde elinde ki oklavayla hamur açıyordu. Hemen yanında babaannem oturmuş o da açtığı hamurlara şekil veriyordu. Beni görünce ikisi birden kaşlarını çattılar. Annemi daha önce hiç bu kadar genç görmemiştim. Ayrıca ben onu kaybedeli çok olmamıştı. Annem hayatta mıydı? “O pantolonunun hali ne öyle?” seslenen annemdi… Kesinlikle bu onun sesiydi. Yerinden kalkmış bana doğru geliyordu. Bense olduğum yere mıhlanmıştım. “Batırmışsın her yerini ” O bana söylenirken ben sadece ona bakıyordum şaşkınlıkla. Allahım ne kadar güzelmiş meğer ve ne kadar çok özlemişim onu. Sonra babaannemin de hareketlendiğini gördüm. Ayağa kalkmış anneme sesleniyordu; “ Dereye zütür onu, yıka orada “ Babaannemi ayakta ilk kez görüyordum çünkü o kötürümdü… Hiçbir zaman yürüdüğünü hatırlamam ama şimdi odanın içinde hem geziyor hem de anneme söyleniyordu. Bir anda kendimi dışarıda bulmuştum. Annem önümde süzülürcesine ilerliyordu. Sonra durdu. “Gel “ dedi.“ Bak oraya git yürü hadi yıkan “Orası dediği yer baraj gölü ile derenin birleştiği yerlerden bir sazlıktı. Buralara bataklık derdi köylüler. “Hadi git git “ annemin sözünden çıkacak değildim. Git diyordu ve bende gidiyordum. Her adımımla biraz daha çamura saplanıyordum derken bir an için duracak iradeyi buldum kendimde ve durup geriye baktım. O güzel kadının aslında o kadar güzel olmadığını fark eder gibi oldum. Durmamla beraber kollarını iki yana
    açmış garip bir şekilde sallıyordu. Sanki kollarında kemik yokmuş gibi biçimsiz bir şekilde sallanıp duruyordu o kollar. Bir yandan da daha kuvvetli bağırıyordu; “ Gitt durmaa gitttttt “ Neden bilmemyeniden yürümeye devam ettim. Yanlış olan bir şey vardı bunu hissedebiliyordum ama yine de kendime mani olamıyordum. Neredeyse artık kasıklarıma kadar su ve çamurun içine batmış zorlukla yürümeye çalışıyordum.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster