+3
Kafam da bu düşünceler yürürken eski köyün hemen girişinde olduğumu fark ettim. Köyün köpeklerinin havlama sesleri arasında yoluma devam ediyorken hemen karşımdan gelen beyaz-sarı ışığı fark ettiğimde korkudan içim sızlamaya başlamıştı bile. Adımlarımı yavaşlattım, bu arada ışık güçlendi.
ışık bir aşağı bir yukarı hareket ediyordu. Adımlarımı durdurdum ama ışık durmadı.
Yaklaştı, yaklaştı. Sonunda onu iyice fark ettiğimde gözlerimin de korkuyla yaşardığını fark etmiştim. Kolumla sildim gözyaşımı karşıdan gelen çocuğun beni ağlak halde görmesini istemedim. Harbiden gelen bir çocuktu. Taş çatlasın onüç ondört yaşlarında bir köy çocuğu elinde feneri sallana sallana bana
doğru geldi. “Selamün Aleyküm” diye dedim çocuğa… Yüzünde samimi bir tebessümle o da karşılık verdi bana; “Aleyküm Selam abi hayırdır böyle?” dedi
Bende “ Hiç köye doğru gidiyorum işte “ dedim. Yüzünde ki tebessüm daha da yayıldı.
“ Abi sen Solmaz halan’nın yeğeni misin? “ dedi
Bende “ Öyleyim” dedim. “Tanıyor musun beni?”
“ Ben değil abim tanıyor seni. Siz küçükken köye geldiğinizde abimle dereye yüzmeye gidermişsiniz, resimleriniz bile var bizde” diyince bende “Kimin kardeşisin olum sen? “ diye sordum.O da“Sarı ismail’in kardeşiyim ben. Hüseyin adım” dedi
Sarı ismail diyince Hemen hatırlamıştım onu. Çocukken hemen her yaz geldiğimiz köyde birkaç gün halamlar da kaldırdık bu köyde ki o zaman en yakın arkadaşım oydu. Beraber oynardık hep, beraber gizlice dereye iner yüzerdik.
O ara çocuğa sordum; “ Abin ne yapıyor? Nasıl?” dedim. O da“ Hiçç ne yapsın ilçe de çalışıyor o sen ne yapıcan köyde? Bura eski köy burada kimse olmaz” dedi. Peşine bende “ Olsun öylesine geziyorum işte. Selam söyle abine “ dedikten sonra tekrar yürümeye başladım, çocuğu birkaç adım geride bırakmışken şöyle bir geriye dönüp baktığımda çocuğun çoktan gitmiş olduğunu anladım.
Yoluma devam ettim, az sonra dedemin evinin hemen önündeydim. Bahçe çiti çoktan yıkılmış bu virane evin avlusu yabani bir sürü otla kaplanmış geçiş yolu fark edilmiyordu. Yine de avluya girdim. iki katlı ahşap bir evdi burası. Kapıyı kontrol ettiğimde sıkı sıkıya kapalı olduğunu gördüm. Fener ışığını şöyle bir evin etrafında gezindirirken diğer kapı aklıma gelmişti. Bu tür evlerin ambar adı verilen bir bölümü olurdu ve oraya da başka bir kapıdan girilirdi. Diğer kapı evin yan tarafındaydı. Oraya doğru ilerledim. Kapının
olması gereken yerde delik deşik bir muşambanın yer yer hışırtılar çıkararak sallandığını fark ettim. Belli kikapı çoktan sökülmüş ve yerine bu muşamba geçirilmişti ama o da parça parçaydı. içeri adımımı attığım anda bir üşümüşlük hissi ürpertmişti her yanımı. Tüylerim diken diken olmuş ve sırtımdan enseme doğru bir buz tabakası yayılmıştı adeta. Vücudumun verdiği bu tepkinin adı kısaca; Korkuydu…
Tümünü Göster