+2
Konuşabileceğimiz pek fazla ortak sohbetimiz olmasa da halamızla geçen zamanın farkına bile varmamıştık. ikindi sonrası amcaoğluyla köyü dolaşmaya çıktık. Tanıyabildiğimiz birkaç hısım akrabayı ziyaret ettik. Akşam ezanıyla birlikte tekrar halamızın evine dönmüştük.
Halam bizlere yemek hazırlamakla meşgulken amca oğluna bizim eski dedi evini görmek istediğimi söyledim sonunda;
“Yemekten sonra eski köye inelim” dedim
O da. “Eski köy! Bu saatte!”
“Tam saati aslında… ” dedim
“Manyak mısın oğlum. Otur oturduğun yerde ” diye muhabbeti kesti attı.
Amcaoğluna göre akşamın karanlığında eski köye inmek mallıkdı. Yemek sonrası konuyu tekrar açıp onu ikna etmeye çalıştımsa da kandıramamıştım. Eski köye inmek istediğimi duyan halamda itiraz etmişti bana…
Ben Yine de, kararlıydım. Yarın köyden ayrılacaktık ve bu akşam ne yapıp edip o köyün ve dede evinin atmosferini incelemem gerekiyordu. Ayaklandığımda beni vazgeçiremeyeceğini anlayan halam elime bir yandan eski
bir feneri tutuştururken bir yandan da biraz kızgın bir ses tonuyla uyarısını yapıyordu; “Aman oğlum yoldan sapma bak gel hemen ve hep ayetel kursi oku hemi. Duasız gezme oralarda” dedi
Ben dedemlerin köy evinin ne halde olduğunu daha da doğrusu içeride birilerinin olup olmadığını merak ediyordum. işte merakımın tam da bu dönemecinde hız kesmesini adamakıllı öğrenememiştim. Amcaoğlu gitmemi gereksiz görse de beni oraya çeken birşeyler vardı içimde