/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +1
    Tesisi geçtikten sonra karımın koluna tutunmayı bıraktım. O da bana dönüp “ Konuş artık be Selim” dedi. isteyerek konuşmadığımı sanar gibi bir hali vardı. Yolculuğumuzun yavaş yavaş sonuna gelirken benim elimdeki sturbucks kutusu hala sıcaktı. Aldıkları parayı hak ediyorlar.
    Köye giriş yaptığımızda köyün haşeri çocuklarının arabanın üstüne atlamasını beklerdim. Çünkü ben küçükken köyde oynar ve böyle yapardım. Ama köyün çocukları ortalıkta yoktu. Kanal boyunun kenarından ellerini zütüne bağlamış halde yürüyen amca da yoktu bu sefer. Belki öldü 15 yaşımdan beri köye ilk kez geliyorum bir şeylerin değişmesi şaşırtıcı olmasa gerekti.
    Karım köyün içini tam bilmediğinden arabayı sağa çekip dışarı çıktı. Onu görünce ben de dışarı çıkıp şoför koltuğuna geçtim. Araba sürme dersimiz buraya kadardı. Arabayı kontrolüme aldığımda biraz daha rahatladım. En azından beni bekleyen küçük dayımın gerginliğini biraz olsun unuttum. Son bir haftadır en mutlu anımdaydım. Direksiyon başındaydım. Arabayı alıp doğruca köşke sürdüm. Sokaklar bomboş bırakılmış çöpler bile boşaltılmıştı. Bu kadar turtistlik bir köyün bu kadar boş olması şaşırtıcıydı işte.
    Küçük dayım bizi kapıda karşıladı, karısı yemek yapmış hep beraber sofraya oturduk. Sofrada bana hala konuşup konuşamadığımı sordu. Benim yerime cevap vermesi için Yelda’yı dürttüm. Yelda hala konuşamadığımı dayıma söyledikten sonra tabağındaki köfteleri ikiye bölmeye devam etti. Bütün parçaları küçük yapmadan yiyemiyor.
    Dayım sazı eline alıp konuşmaya devam etti. Abisi yani büyük dayım köşke bir yazlıkçı müşteri bulmuş çok da iyi para veriyorlarmış. Eğer imza atarsam hemen benim payıma yüz elli bin lira para düşecekmiş. Yelda pek ilgilenmiyor gibi görünse de böldüğü köfteleri birbirine karıştırarak heyecanını belli etmişti. Fiyata ben de razıydım. Ama bu köşkü satmak istemiyordum. Sofranın az ilerisinde bir tuvalet aynası gözüme ilişti. Annemle dedem kavga ederken sürekli annem o aynanın önünde oturur sakinleşmek için saçlarını tarardı. Kavga sebepleri de genellikle annemin meşrepliği olurdu.
    Dayım konuşmasının devamında müşterilerin biraz sonra muhtarla birlikte geleceğini söyledi. Söylediğine göre müşteriler almancıymış. Aslında isviçre’de çalışıyorlarmış ama dayım Avrupa'da çalışan herkese almancı der. Zaten isviçreci çok hoş durmuyor ağızda. Ama anlamadığım muhtarın tüm bunlarla ilişkisiydi. Neden bizim eve talip çıktığında müşterileri muhtar getirsin ki?
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster