+6
Sükünet sağlandıktan sonra, herkes odasına sakin olun ufak bir depremdi dedi timur hoca. Ben odaya geçtiğimde öğrenciler çok korkmuştu. Onları biraz sakinleştirdikten sonra uykuya daldım. Rüyamda abimi görmüştüm. Ölümünden sonra ilk kez görüyordum onu. O kadar mutlu olmuştum ki anlatamam . 10 yıl geçmişti aradan tam.. Sarılmak istedim izin vermedi. ilk defa duyduğum bir dilde bana hararetli hararetli birşeyler anlatıp elleriyle sürekli biryerleri gösteriyordu. Anlatırken gırtlakları patllıyor gözleri morarıyordu. Çok güzel bir yüzü vardı abimin rüyamda o halinden eser yoktu... Uayndıgımda kan ter içindeydim. Kalkıp bir sigara yakıp çay koymak için mutfak olarak kullandıgımız konteynıra gittim.. Sigaramı hızlı hızlı içiyor rüyamı yorumlamaya çalışıyordum. Akşam ki rakının baş ağrisi dayanılmazdı. Oadama dönüp ağri kesici alacaktım çantayı açtım ağri kesiciyi aldım ama kumaşlar yoktu. O an çıldırdım artık ekipte hırsız vardı. Kesinlikle birisi birşeyleri yürüyordu başka bir açıklaması yoktu... Sinirle düşünmeye başladım kim olabilir diye... Sabah 6 olduğunda herkes toplanmış depoyu düzenlemeye ve yakub hocanın seçtiği yazıtları çıkartmaya başlamıştık. Bizim gücümüz yetmiyordu 60 cm'le 110 cm arasındaki yazıtlar en az 80 kiloydu. işçiler 6.30'da geldiğnde onlara söyleyerek dışarı taşıttım.. Yakub hoca kahvaltıdan sonra tek tek incelemeye başladı. Birini seçip masaya çıkarttık. o Ara ortam çok kalabalıklaşmıştı Timur hoca göz işareti yaparak dağıtmamı istedi. Bende işçileri öğrencileri toplayarak seramiklerin yıkandığı yere zütürdüm. Akşama kadar kasaları birbirine karıştırmadan güzelce yıkamalarını tembih ettim.. Kübra bana yalvarıyordu resmen lütfen bende sizinle olayım çok merak ediyorum diye.. Bende kıza yaptıgım baskılardan utanarak merhamete gelip kabul ettim. Çardağın altında ben eda kübra Firdevs hoca Timur hoca Yakub hoca ve iki işçi kalmıştık.. Hepimiz pür dikkat Yakub hocayı izliyorduk... Bir yandan incelerken bir yandan aramice olduğundan bahsediyordu... Arami dili batı sami kökenli dil ailesine mensup ölü bir dil olduğundan Hz. isa'nın cinni varlıklarla bu dilde iletişime geçtiğini anlatıyordu.. O kadar gizemli anlatıyordu ki ne dese inaniyorduk ya da inanmak istiyorduk o an...