Oturdum içeriyi düzmüşlerdi gayet şık duruyordu düşük bütçeli bi dekorasyon olsa da göze hitap eden biblolar yavruağzı panjurlar çakma iran halıları manzara tablolar salonun sağ köşesi sol köşesinde bütük ihtimalle gül ahşabından yapılmış zigon sehpalar odaya nostaljik bir hava katıyordu , tabi zütü terleten deri koltuklar olmazsa olmaz amk.
Oturdum koltuğa çay getirdi nevin abla .
Gözümün yağmuru aradığını görünce lafa girdi.
“Yağmur da şeye gitti markete “
Bu lafın üzerine zil çaldı yağmur geldi içeri hemen karşıma oturdu uzun uzun sohbet ettik beyler size şimdi özet geçeyim amk 3 saat konuştuk neredeyse ..
Şimdi bu kızın babası ölmüş trafik kazasında annesi de evi barkı satıp babasının akrabalarından kurtulmak için buralara gelmiş , kızı babası küçüklen çok sıkı yetiştirmiş erkeklerle hiçbir münasebeti olmamış sanırsam annesi anlattı çoğunu annesi beni çok sevmiş olacak ki sürekli seni alıcam kızıma diyip gülümsüyordu *
Yağmur genelde slow dinliyordu fleurie - ruelle tarzı işte .. neyse okul desen lise sondaydı ama geç yazılmıştı 1 sene yani yaşı 19 sanırsam okula da daha kaydını yaptırmamıştı biraz okul muhabbetinden konuştuk.
O sırada telefon çaldı baktım babam
P- peder
B- ben
B- efendim baba
P- bugün yine iyisin ben gelmiyorum geç gelirim
B- ne iyisi baba sıkılıyorum evde
P- palavra yapma lan züt neyse hadi kapat

Telefonu kapattım ve kalkmam gerektiğini söyledim nevin ablaya .
“Abla ben kalkayım artık geç oldu “
“Aaa nereye ablam film izleyecektik “
“Birdahakine ablacım”
Ayağa kalktım kapıya yöneldim bir baktım anahtar ananı gibiiiimmm aha sıçtık..
..