mevcut hukuk sistemimiz düzgün işliyorsa failin ceza almaması çok olası değil.

öncelikle bir şeyin meşru müdafaa sınırlarına girebilmesi için uygulanan şiddetle savunma orantılı olmalı. olayın bu kısmı tartışılmıyor zaten, sınırların aşıldığı herkes tarafından kabul görmüş bir gerçek.

meşru müdafaada sınırların aşılması durumunda da orantılı savunma dışındaki bütün şartlar aranır. bütün bu şartlar sağlanıyorsa, kişinin akli melekelerini etkileyebilecek düzeyde meydana gelen korku, heyecan veya panik aranır. ki olayın asıl karmaşık kısmı bu, muhtemelen tartışılan kısmı da bu.

ama olayı bu yönden ele almadan önce meşru müdafaanın diğer şartlarına da bakılmalı. eldeki doğru düzgün tek görgü tanığı olan kadının ifadelerine de baktığımızda:

1- hekimin yazdığı iddia edilen rapora göre kadında bir darp izi yok.
2- kadına yönelik fiziksel bir şiddet varsa bile cinayet anından hemen önce böyle bir şiddet yok ve tekrarlayacağını düşündüren bir bilgi de yok.
3-kadının verdiği bilgiler ve faille maktul arasındaki cüsse farkı da göz önünde bulundurulduğunda kadir şeker'in kendini ve kadını savunmak için farklı seçenekleri de mevcut.
4- failin bıçak darbesi direkt hayati bir noktaya (kalp) isabet etmiş.

böyle bir durumda failin en fazla haksız tahrik indirimi alabilmesi gerekir. bıçaklama eyleminin kazara olduğu ispatlansa bile bilinçli taksirle adam öldürmeden yine ceza alır. aksi takdirde kanımca bu, türk yargısının objektifliğine halel getirir.

umarım failin ceza almaması durumunda birileri beni haksız çıkarır.