-
1.
+4 -5abdülhamit en çok toprak kaybetmiş padişahtır hatta dış borçlar yüzünden osmanlıya kayyum atandı resmen vergileri yabancılar topluyordu memlekette
-
-
1.
+1
bi çomar killer daha geldi dkkddk
-
2.
0fsjsfjfsjsfj
-
3.
+1133 yıllık bir saltanat dönemi oldu. Bunun 3 yılında yetki kendinde değil mecliste idi. Geriye kalan 30 yıllık dönemde ise toprak kaybetmedi.
Yani evet, sonuçta yetki ondayken toprak kaybetmediği için direkt olarak toprak kaybetmedi denilebilir.
Lakin donanmaya önem vermeyişi ileri ki zamanlarda devleti büyük bir zaafa uğratmıştır.
Ha donanmayı geliştirse devlet yıkılmaz mıydı? Muhtemelen yine yıkılırdı. Ancak en azından italya'ya karşı adalarımızı savunabilir, dolayısıyla Libya'yı da elimizde tutabilirdik.
Belki tabii. Hep ihtimal üzerine şeyler bunlar.
iyi bir padişah olup olmadığıysa tartışılır, benim kanaatimce o dönemde ortalamanın üstünde bir liderdir.
Buradan atıp tutmak kolay tabii, devlet yönetmek, hele ki yıkılan bir devleti yönetmek çok zordur. Doğrusu öyle bir sorumluluğu almak istemezdim. Devlet en iyi ihtimalle birkaç yıla yıkılırdı herhalde. -
-
1.
+1 -2Abdülhamid gözümde ittihat ve Terakki'den aşağı durumda değil. Ancak toprak kayıplarının tamdıbının meşrutiyet dönemlerinde yaşandığını iddia etmek bilgi kirliliği yaratmaktan başka bir şey değil. Abdülhamidz kontrolü elinde bulundurduğu dönemde çoğunluğu Afrika'da olmak üzere oldukça toprak kaybetmiştir
-
2.
+2Mısır britanya yönetimine geçtiğinde meclis kapalıydı.
Her ne kadar mısır özerk dahi olsa sonuçta osmanlıya bağlıydı.
Ayrıca meclis padişahın yetkilerini kısıtlasa bile gene de padişahın yetkileri küçümsenemez.
Yönetim onda değildi hiç denemez.
Ha bence de iyi bir padişah olup olmaması tartışılır sonuçta devletin dört bir köşesi ateş içerisindeydi ancak tek toprak dahi kaybetmedi demek büyük bir yanlış. -
3.
0Mısır konusunu araştırın. Sandığınız kadar basit bir mevzu değil. Mısır 1914'e kadar siyasi olarak Osmanlı imparatorluğuna bağlı kalmıştır. Lozan antlaşmasında Mısır ve Sudan üzerindeki hak ve dayanaklarımızdan feragat ettik. (bkz: lozan antlaşması md 17)
Tabii ki o zaman ki şartlarda zaten Mısır'daki hakkımızı sürdürmemiz imkansızdı ve lozan ant. ile beraber orayı resmen bırakmamız gayet doğaldı.
Sonuç olarak Mısır 2. Abdülhamid döneminde kaybedildi diyemeyiz. -
4.
0Aynen hak iddia edebiliyorduk.. o yüzden ingilizlerin istediği gibi at koşturmuş olması mısırı kaybettiğimiz anldıbına gelmez. Sen Tunus'un kaybedilmesini araştır. Kıbrıs'ın ingilizlere tahsisini araştır. Ha sizin öğrendiğiniz tarihi ben biliyorum.. bunların da sorumluluğu meşrutiyetçilere yıkılır ya ayrı konu. Ama en azından "Abdülhamidin 30 senelik döneminde toprak kaybedilmedi" demezsin. Pasif kalmak sorumluluktan kurtulma yolu değildir, hele birde devlet yönetiyorsan.
Edit: beni çüqüleyenler çomarlarsa ok. ama ittihat severlerse zütümle gülüyorum puştlar ahahhahhaaa -
5.
0Bazen diplomasi gereği pasif kalmak gerekebilir. Nitekim Mısır meselesi de bunu gerektiriyordu. Misal, eğer Mısır'a asker sevkedip isyan şiddet yoluyla bastırılsaydı bölge halkı ingilizlere daha çok yanaşacak ve hatta belki de ingilizlerin himayesine girmek isteyeceklerdi. Bize her ne kadar "korkakça" bir politika gibi gelse de bazen pasif kalarak tuzağa düşmemek, gerekirse zamana oynamak ve işleri diplomasi yoluyla halletmek daha iyidir. Osmanlı imparatorluğunun yıkılma sürecinde olduğunu da düşünürsek zaten pasif kalmaktan, diplomasi yoluyla işleri halletmekten başka bir seçenek görünmüyordu.
diğerleri 3 -
1.
diğerleri 1 -
1.