+1
Anayol tarafından ilerledik. Bir süre sonra durdu ve:
Kız-"Burası iyi. Oturalım." dedi. Ben de onunla beraber oturdum. Bomboş bakıyorum. Hava karanlık. Birden sabah oldu. Hatta öğle saatleri:
b-"Hayır hayır hayır hayır hayır... " Gözlerimi ve kulaklarımı kapatıp sallanıp durmadan hayır diyordum.
Kız-"Korkmana gerek yok. Burası senin için güzel bir yer değil mi?" kafamı hafifçe kaldırdım. Ben oradayım. 25 yaşında halim. Yanımda da Hilal var. Bugünü hatırlamıyorum.
b-"Yine kötü bir şey olacak değil mi? Bu sefer kim ölecek? Kimin ölümüne sevineceğim yine? Kimin ölümünü saklayacağım yine? Bırak beni artık gideyim... "
Kız-"Burada çocuk olan benim ya! Hiçbir şey olmadı daha. izliyoruz işte."
b-"Olacak, biliyorum. Hiç iyi bir anıya gelmedik. Lanet bir hayat yaşadım. Tekrar tekrar karşıma çıkıyor. Dayanamıyorum artık."
Kız-"Şşşt! izle sadece." Beni azarlayınca sustum. Ama olacak, kötü bir şey olacak. Biliyorum. Hiç iyi bir şey olmadı. Gençlik halim lafa girdi:
b2-"Hilal, seni her zaman sevdim. Küçücük bir çocukken bile sevdim. Daha şu kadarken. Hayatımda başka kimse olmadı. Her hayalimde sen vardın. Büyük dedemden dedeme, dedemden babama, babamdan da bana... Bana değil bize kalacak olan evin içinde yalnızca seni hayal ettim. Bahçede çocuklarımızın koşturduğunu ve yaşlanınca el ele beraber çocuklarımız ve torunlarımızı seyredeceğimiz bir gelecek hayal ettim. Seni seviyorum."
Hilal-"Seni anlıyorum ama... Yapamam Bir Bine."
b2-"Liseydeyken söylediğim saçmalıktan dolayı mı? Çocuktum o zamanlar... "
Hilal-"Hayır. O zamanlar yaraların fazlaydı, saracak birini arıyordun. Şimdi de deden öldü, yeni yaran var, benden sarmamı istiyorsun, ama yapamam Bir Bine. Benim bu kadar acım varken senin acılarını da sırtıma yükleyemem. Seni seviyorum ama... Olmaz." Ona sarıldım ve:
b2-"Hayır hayır. Yaramı sarmanı istemiyorum. Zaten ben acıya alıştım. Baksana. Başıma neler geldi hala ayaktayım. Hala seni seviyorum. Kardeşimi kaybettim, annemi kaybettim, dedemi kaybettim. Hala ayaktayım. Hala seni seviyorum. Acılarınla beraber. Seni o kadar seviyorum ki acılarınla beraber istiyorum seni. Ablanlara ve onun çocuklarına da ben bakarım. Sen sadece evet de." Ayrıldık.
Hilal-"Sana bunu yapamam Bir Bine... "
b2-"Senin her dileğini yerine getireceğim. Çok mutlu bir hayatın olacak. Sadece evet de. Senden tek istediğim şey sevgin."
Hilal-"Ben de seni seviyorum. Teklifini kabul ediyorum. Ama bir şartım var."
b2-"Şart deme. Sadece emret."
Hilal-"2 şartım oldu. Aramızda emir verme, emir alma olmasın. ikimiz de eşit olalım. Seni emir verebildiğim için değil değer verebildiğim içim sevmek istiyorum. ikinci şartım ise acımı sadece sen yüklenme, birbirimizin yaralarını saralım. Birbirimizin ekgiblerini tamamlayalım. Beraber ilerleyelim dikenli yolumuzda."
b2-"Bundan sonra yolumuz dikenli olmayacak. Hep güllerle dolu yolda yürüyeceğiz." Ben böyle söyleyince Hilal güldü:
Hilal-"Hahaha. Gülün de dikeni vardır ama."
b2-"Ama biz dikenlerine basmayacağız, hep gülleri göreceğiz." dedim kayboldular. Hava da yine karardı.
Kız-"Vay be. Ne evlenme teklifi ama. Sen de o zamanlar ne havalı laflar ediyormuşsun." Bu anıyı görünce kendimi biraz toparlayabildim. Dinlenelim dediği şey evlilik teklifimi izlemekmiş meğer.
b-"Kışın ben liseliyken bir anı görmüştün, ama ablası ile nasıl bir ilişkim olduğunu hatırlamıyordum. Ablasına da evliliğimiz boyunca ben baktım. Ama evliliğimizi ne zaman düşünsem... Hatırlamıyorum. Neden?"
Kız-"Gördükçe hatırlayacaksındır belki de. Ben de bilmiyorum." Gördükçe hatırlayacaksam bu beni daha çok korkutur. Çünkü anılarımı gördükçe kendimi tamamlanmış hissediyorum. Beni her ne kadar korkutsalar da, üzseler de benim parçam gibiler. Aldıkça sanki tamamlanıyor gibiyim. Tamamlandıkça da nedensizce korkum büyüyor.
Kız-"Artık kendini daha iyi hissediyorsun değil mi?"
b-"Evet. Daha iyiyim."
Kız-"O zaman yürümeye devam edelim mi?"
b-"Bu yolda ilerlemeye devam edersek şehre varırız. Şehirde ne yapacağız?"
Kız-"Bilmem. Lunaparka gidebiliriz." Gözlerinin içi parlıyordu.
b-"Bu yolculuk ne zaman bitecek? Ben artık çok yoruldum."
Kız-"Hemen oyunbozanlık yapma. Bitince bitecek işte. Hadi gidelim." Bu sefer emrivaki yapmadı. Ayağa kalktı ve elini uzattı. Ben de tuttum ve beni zorlanarak çekti. Ayağa kalktım ve korkarak da olsa yolculuğa devam ettik.
Tümünü Göster