+2
Parkta yürümeye devam ettik. iki yol ayrımına geldik. Biri orman yoluna ve ormanın sonunda da şehir yoluna gidiyor, diğeri de park tarafına devam ediyor. Yaşadığım yer bir kasaba ve şehre kadar 10 km boyunca orman var. Eskiden 22 km idi. En azından şehre giden yolumuz düzgündü. Kız beni çekiştirip park yolundan devam ettirdi. Park yolundan yaklaşık 100 metre ilerledik ve bir tarafımızda banklar, diğer tarafımızda da çocuklar için kum havuzu vardı. Küçükken buralar hep yeni yapılmıştı. Şimdi ise sadece her yer eskimiş. Kumların içinde hep çöpler ve çakıl taşları vardı. Kız:
Kız-"Ben yoruldum. Şu bankta biraz oturalım mı? Hem şuradaki çocukların oynadığı oyunu izleriz."
b-"Sen otur, ben geri döneceğim o zaman."
Kız-"Artık geri dönecek bir evin yok. Onun için gel oturalım."
b-"Ev yansa da arsa benim. Yine evi yapabilirim."
Kız-"Yapamazsın. Sen de biliyorsun. Dedendeki ve babandaki marangozluk yeteneği sende yok."
b-"Bu yaşında nasıl beni bu kadar iyi tanıyorsun?"
Kız-"Şimdi bunları konuşmanın zamanı değil. Hadi yaa! Oturalım." dedi ve beni çekiştirip banka oturttu.
Kız-"Şuradaki çocukları görüyor musun?"
b-"Ben çocuk falan görmüyorum."
Kız-"Dikkatli bak. Kumlarla oynuyorlar" dedi ve bana işaret etti. Biraz daha dikkatli bakınca gördüm. Evet, orada bir kız ve bir oğlan kumla oynuyorlar. Park sanki yeniden yapılmış gibi. Parktaki her şey parıl parıl. Daha yeni eski olan park nasıl yepyeni oldu ki? Bu soruyu içimde sakladım ve çocuklara döndüm. ikisi de bana çok tanıdık geliyor. Ama kafam bulanık.
Kız-"Onları tanıdın mı peki?"
b-"Hayır. Bir yerden anımsıyorum ama."
Kız-"Şurada da bir çocuk var. Bak. Şuradaki ağacın arkasında." Evet, gördüm. Orada gizlice onları izliyor. Onu görünce... Bu benim. Benim bu küçüklük zamanlarım. izlediğim kişiler ikiz kardeşim ve çocukluk arkadaşım. ikiz kardeşiz ama birbirimize benzemiyoruz. ikisi beraber oynuyorlar. Ama ben cesaret edip onlarla oynamak istediğimi söyleyemiyordum.
b-"Ben... öldüm mü?