+2
Bir çocuktum işte. hep arka sırada otururdum. hiç arkadaşım yoktu. okuldan nefret ederdim. hep saçlarımı uzatmak isterdim, babam hep keserdi. babamdan da nefret ederdim. ne zaman kafamı kazısa, karaktersiz bir tip olup çıkıveriyordum ortaya. çocukken saçın çıkıyorsa ve sen kelsen herkes seninle dalga geçer. sürekli bugün cuma, enseni kapa diye vurup dururlardı. babam her kafamı kazıdığında kendimden nefret ederdim. çok salak bir tipim olurdu. ne yapayım, benim de kemik yapım böyle. her neyse işte, sınav yaparlardı, ben hep düşük not alırdım. gene böyle bir gün sınav yaptılar, hoca kağıtlarımızı dağıttı kontrol etmemiz için. bende gittim sınıftan çocuklardan sınav kağıdımı karşılaştırdım. aynı şeyleri yazmıştık. onlara on vermiş, bana altı vermiş. sonra ben dayanamadım, gittim hocaya, ne iş hoca dedim ya, herkesle aynı şeyleri yazmışım, bana altı vermişsin. kopya çekmişsindir dedi, sana güvenemedim dedi. arka sırada oturan, kel, silik bir tipsen kimse seni dikkate almaz. nazlı bütün bunlara rağmen sevdi beni. o sınıfın en güzel kızıydı bence. hep ön sırada otururdu. kimseye aldırış etmezdi. sınıfta bir sürü yakışıklı, varlıklı çocuk vardı. onlara rağmen sevdi beni. aynı mahallede oturuyorduk nazlı’yla. okul çıkışı hep birlikte yürürdük eve. böyle ara bir yol vardı mahalleye. yolu bayağı uzatıyorduk da, tenha oluyordu işte. sonra bir gün gene böyle yürürken, çok acayip bir şey oldu. aynı anda birbirimizin elini tuttuk. ne o önce uzattı, ne ben önce uzattım. birbirimize ima etmedik, yüz yüze bile bakmadık. öylece el ele tutuşup yürüdük. sonra hep yaptık bunu. bazen birileri sokağa girerdi, hop bırakırdık ellerimizi, sonra tekrar baştan. amcam nazlıya tecavüz etti. bir gün eve geldim, nazlı’nın üstü başı yırtıktı, ağlıyordu. beni sormaya eve gelmiş. amcam da evde beklemesini söylemiş, erik vermiş buna. ben eve geldiğimde, huur çocuğu pantolonunu topluyordu. suratında iğrenç bir ifade vardı. amcam on gün yıkanmasın, kokmazdı. sürekli bütün gün otururdu orada burada, sineklenirdi ama kokmazdı. nazlıya nasıl tecavüz ettiğini odadaki ter kokusundan anladım. üzerindeki on günlük kir uyanmıştı resmen! foseptik çukuruna düşmüş gibiydi huur çocuğu. nazlıya baktım, odadaki kokuyu duymuyordu bile. kendinden o kadar çok tiksiniyordu ki, koku umurunda bile değildi. öldürmek istedim huur çocuğunu. fırladım çıktım gittim, koşabildiğim kadar koştum. cebimdeki çakıyla bütün vücudumu parçaladım. amcama saldırdım. jandarmalar elimden aldı. amcama el kaldırdım diye babam beni dövdü. babam da orada bitti zaten. evden kaçtım. amcam mahkemede nazlıyı sevdiğini söylemiş. mahkeme de aileleri birbirleriyle konuşturmuş. nazlıyla evlendi, hapisten de yırttı. mahalleden kaçtılar, iki üç ay sonra da zaten amcamın ölüm haberi geldi. kaçtıkları yerde amcam nazlıyı satmaya başlamış, pekekenti olmuş. amcamı da hepsini de nazlı hakladı. çok sonra, bir gün sordum, niye beni öldürmedin diye. seni sevdim dedi abi, anasını gibeyim ben bu dünyanın seni sevdim dedi abi