+1
-1
Gene bir parktayım. Hava soğuk, yazarken parmaklarım uyuşuyor. Bu durum bana iki üç sene öncesini hatırlattı. O gece de bir parktaydım, bankın üzerinde karları üzerime yorgan yapmıştım. Bugün sadece kuru bir soğuk var. O gece parkta uyanmam sadece bir dönüm noktası iken bu gece ne kadar da sona yaklaştığımın habercisi. Bir kere de AŞTi'de uyanmıştım. Bir gece vaktiydi, insanlar otobüs bekliyordu. Neden orada olduğumu biliyordum, neden olmamam gerektiğini de. Ona söz vermiştim, gelmeyecektim. Beni oraya zütüren güç, bazı gecelerde uyandığım elimi tutan mavi bir elin gücü, yüzü olmayan. Peron numarasının altındaydım ve o da gelmek üzereydi. Bilet fotoğrafını atmasının bedelini ödüyordu, ödüyorduk. Onu o gün benden kalıplı ve bir kaç yaş büyük birisi aldı, sarıldılar. Gerçi o da benden biraz büyüktü. Kronolojik sıraya koyarsak, bir gün evime siber polisler gelmişti ve o gün elimde bir bilgisayar kasası balkondaydım. Delilleri yok etmek isteyen bir suçlu gibi. Oysa bilgisayarımda yasadışı bir şey yoktu, belki de kendimi bir amaç doğrultusunda çalışan birisi olarak göstermek istedim çünkü bu hayatta asla amacım olmamıştı. Telefonumdan fotoğraflarıma bakıyorum, dönüm noktalarını yaşamadan önce. O anı yaşamak isterdim, bir fotoğraf karesinde kıpırdamadan durmak. Ne bir an ileri ne de bir an geri. Zamanı durdurmak isterdim. Bilir misiniz, insan zamanı durdurmak istediği yere aittir.
Soma yaklaşmamı haber eden şeylerden birisi de rüyalarımdır. Artık mezarı görüyorum, ama altında. Orada tanıştığım insanlar ile holde sohbet ediyoruz ve bir süre sonra herkes yıldızı olmayan odalarına yerleşiyor. Soğuk ve karanlık, sessiz. Tıpkı şuan bulunduğum yer gibi. Şarkı değişti, şu an Gemide müziği çalıyor, dinler misiniz bilmem arkada bir şömine sesi vardır ve kapı kapatmak sesleri. Yüzünüze kapanan kapıların sesi olarak yorumlarım bunu. Annem rüyasında beni görmüş, üstüm başım çamur halinde eve dönmüşüm. Başım hep dikmiş ve konuşmamışım. Anneme, boynuma kadar taka batmış vaziyetteyim bu yüzden başım dik yürüyor bu yüzden üzerim kirli diyemedim.
Hava çok soğudu. insanlar evlerine gidiyor, biliyorum hepsinin sorunları var. Eğer sorun varsa çözebilmek için yolu da var demektir, zor veya basit. Ama öyle bir durum ki bu dostlarım, sorun yok. Sorun tuz ile buz olmuş ve sadece cam kırıkları var. Bu ise bileğimi kesiyor.
Evet, herkes kendine bir yol çizer. O yolu yürüdükten sonra isyan etmek haksızlık dostlarım, o senin yolundur ve geriye dönemezsin. Bende kendime dikey ve kırmızı bir yol çizeceğim dostlarım, üzerinde yürürken bata çıka yürüyeceğim. Sonrası mı? Hissettiklerim kadar derin bir boşluk.