+5
14 yaşındaydım. Daha yeni lise sınavlarına girmiş, salak, tembel ve çirkin bir çocuk olduğum için iyi bir liseyi tutturamamıştım. Karşı cins falan da hikaye zaten.
Neyse sınıfımdaki zeki binler çalışmıştı. Dershanelere gidiyorlardı. Hepsi yüksek puan almışlardı ve devletten burs bile koparmışlardı. Hepsinin sevgilisi vardı. En güzel kızlarla çıkıyorlardı. Hatta kızlar onlar için kavga bile ediyorlardı. Ben ise nefret edilendim. Dünya'daki son erkek misali yedek sevgilinin bile yedeği olamayacak durumdaydım. En diplerdeydim.
Peki ya ben? Yıkık, ezik ve zapzavallı birisi olmanın ne demek olduğunu daha o zamandan kavramıştım.
Ortalamanın altında bi liseye yerleşmiştim. Sınıfta tipsiz olduğum ama konuşmam ve diksiyonum çok iyi olduğu için herkes benle dalga geçiyordu. Laf sokmasını da bilmiyordum. Çünkü loser moddaydım.
Bir gün artık bu duruma dayanamamıştım. Bana zorbalık yapan tiplerden birine sınıftaki sandalyeyi kaldırıp fırlatmıştım. kafasına isabet etmişti. Tabi popülerdi de. O bin kurusu için bütün sınıf peşime düşüp beni dövmek istedi. Sınıftan kaçıp bir köşeye kapanıp ağlamaya başlamıştım. Artık buraya kadardı. Montumun cebindeki kalemle sol koluma epey derin bi çizik atmıştım. Kendimden inanılmaz nefret ediyordum. Derin bi yara açıldı. Artık sadece duygusal olarak değil cismane acıyı da hissediyordum. Tam köşede kendimden geçiyorken sınıfın azman elemanları beni bulup dövmüşlerdi. Çünkü ben çirkindim ve popüler değildim. Bu sistemin dışındaydım. Dışında olduğum için her zaman alay konusu olacak, itiraz ettiğimde de cezaladırılacaktım.
Kolumdaki yara enfeksiyon kapmıştı. Çok da önemli değildi zaten ölmek istiyordum. Ölümü çok istememe rağmen ölemiyordum da. Çünkü kendimi öldürecek kadar cesur değildim.
Her günüm sınıftaki huur çocuklarınca eziyet görerek ve gözyaşı dökerek geçti. O kafasına sandalye isabet eden baş huur evladı benimle daha çok uğraşmaya başlamıştı. Derken hiç beklenmeyen bir hareket yaptım. Dersin ortasında hepinizin anasını avradını yedi sülalesini gibeyim pislik huur çocukları diyip sınıfı elimi kolumu sallaya sallaya terk ettim. Kapıyı da öyle bir çarpmıştım ki ses müdürün odasına kadar gidip müdürü korkutup elindeki çayı dökmesine sebep olmuştu.
Tabi hoca beni şikayet etmişti ve müdürün odasına bulmuştum kendimi. Üzerinde hayvan gibi çay lekesi. Müdür bana azar kayarken adamın koca göbeğindeki çay lekesine bakıp gülüyordum. güldüm diye daha da azarlayınca eeh boş konuşuyorsun diyip adamın sözünü bölüp odasından çıkmıştım. Kapıyı yine çarpmıştım tabi.
Okulun avlusuna çıktım. Bekçi çıkarmam falan dedi. Telörgülerin üzerinden atlayıp kaçmaya kalktım ben de. üstüm başım yırtıldı. Gömleği falan çıkarıp attım. Gömleğimin içine giydiğim mavi tişört ve okul pantolonu ile kalakalmıştım.
Cebimde 10 lira para vardı. 5 lirasına sigara çakmak almıştım. Sigaraya başlayacaktım artık. Aldım paketi yaktım bi sigara. içime çekmesini falan bilmiyordum ama duman çıkarmak falan hoştu yani. Neyse sigaracı güldü ama öğretmişti. Ulan dıbına koyayım şu hayatta bana bi adam gibi davranan sigaracı olmuştu ya lan. Kalan paramla internet kafeye gitmiştim. Masa açtırdım. Benden önceki adamın mozilladaki girdiği siteler duruyordu. inci Sözlük açıktı. Girdim okumaya başladım. Ulan bir de o üzerinde allah yazan portakal fotosunu görmez miyim? yerlere yatmaya başlamıştım gülmekten.
Ertesi gün yine okula gittim. Sanki hiç bir şey olmamış gibiydi. Sınıfın en önünde otururdum ama o gün en arkaya geçtim. Bütün gün arkada uyudum. Gariptir kimse karışmıyordu. Gün bittikten sonra okuldan çıkıp avlunun kapısında bi sigara yaktım. duvarın dibine oturup bacak bacak üstüne attım. Birden müdür çıkageldi. Bacağımı indirdim.