+3
5 yildir donup dolasip her seferinde bu basliga gerisingeri donmektir.
iki yildir kendimce bir duzen kurdum carkimi dondurup gun geciriyorum hamdolsun. biraz da yogun oluyorum is guc okul munasebetiyle. hal boyle olunca durup ince seyler dusunecek kadar vakit ayirmiyorum kendime. ayiramiyorum degil bilincli olarak ayirmiyorum. hayati otomatige alip gerisini dusunmemek kolayima geliyor, beni depresyon denen nimetten uzak tutuyor.
ama acikcasi pek beceremiyorum (ya da becermek istemiyorum) ne zaman ki yolda belde otobuste kendimi bir punduma getirip rutini unutup ince seyler dusunmeye basliyorum, iste o zaman tepetaklak oluyorum. birden yirmi yasima donuyorum, gunduzleri once okula gidip sonra calisip aksam da oturup bos tavani saatlerce seyredip depresyon ve yalnizlik uzerine iskembeden manifestolar yazdigim gunlere daliyorum. bir yandan hosuma gidiyor bu yolculuk ama bir yandan da sol ayagimdaki bir islakla beraber, taka battigimi hissediyorum.
bilinc bir hastalik gibi geliyor bana, dunyada canli dedigin sey, dogdugu andan son nefesine kadar (bitki kardeslerimiz icin antre paantez; fotosentez, kapa parantez) temel olarak sadece ve sadece yasamini devam ettirmeyi ve ureyip neslini devam ettirmeyi amaclar. veya en azindan bilim oyle der. ama bi bakyosun bu bilinc dedigimiz eleman, aslen bu amaca hizmet etmek icin olusmasina ragmen, birden ortaya cikiyor ve diyor ki; "kardes sen yasama intihar et" ya da "bilader sen yalnizken daha iyisin, koy gotune rahvan gitsin!" veya biraz daha agzi bozuk olmayan bir tipse, benimki gibi, "aga ne ugrasacaksin hayatina baska insanlar sokmakla, hayatinin merkezine aldigin her insan senin insaniyetini bir parca daha sokup goturur, ister bi ev arkadasi olsun isterse bir es veya bir ondan olma cocugun, hepsi senin dusunmeni, varolus uzerine kafa yormani, daha somut olarak, istedigin yerde istedigin zaman vurup kapiya cikabilme ozgurlugunu, tek basina koca bir hafta gecirme hurriyetini, koca bir makaleti bir ayda bitirebilme rahatligini, bir pinpon topuyla saatlerce konusup dert yanma luksunu elinden alacak, sana sorumluluk, kisa sureli mutluluk ve uzuntuler yasatacak, hafizan bile korelecek. gel etme kal boyle, iyisin sen" der.
kerata cok da dogru konusuyor aslinda bence, ama statukoyu bozma fikrime karsi butun bu mantikli mutalaayi veren de, aksam eve ulastigimda "cabuk bir muzik ya da film ac ki dusunmeyesin" diye tembihleyen de ayni bilinc olunca kendisine guvenmeye baya korkuyorum acikcasi.
tum bu gibimsonik dusunceleri "bilinc" dedigim benden ayri bir olusuma yukleyip sucu otekilestirmemden de sorumluluk dedigimiz seyin agirligindan nasil korktugumu anlamissinizdir herhalde.
durumu olmayan picler icin ozet: yalnizlik biraz tembellik biraz korkakliktir (yildiz tarihi 2019, duvardaki nem lekesini koklarken)
Tümünü Göster