1. 251.
    0
    Bi gün benim hakiki kemik gaflikin bana uğursuz geldiğini fark ettim. Ve Remzi'ye bizim oradaki bayırın tepesinde açıldım. "Bu gaflik bana çok uğursuz geldi laaaaan" dedim. "Atma lan, bana ver" dedi Remzi. "Yok lan atıcam" deyip son kuvvetle fırlattım bayırdan aşağı gafliki. Remzi "Allahıma yerini gördüm !.." deyip toz duman içinde koşarak indi bayırdan aşağı. Bunun Remzi'yi son görüşüm olmasını isterdim ama olmadı, kahretsin ki olmadı. Zaman zaman benim gaflikle mors, kuyu, başaltı oynarken gördüm Remzi'yi. O oynadıkça ve kazandıkça nasıl da gözümde değerlenmişti o gaflik. Gidip istesem olmazdı, usulca çalsam hiç olmazdı. En sonunda dayanamadım (belki hırsım geçsin diye) bi bahaneyle bi güzel dövdüm Remzi şerefsizini. Sonrası bildik şeyler işte, Remzi'nin annesi bizim kapıya dayandı, bağırdı çağırdı. Ama kendi annemden "Arkadaştırlar, olur öyle şeyler" deyip, kadını tersleme olgunluğunu göstermesini beklerdim, olmadı. Yazık ki o da Remzinin annesiyle bir olup benim üzerime yürüdü.

    O sinirle odama kapandım, romanıma geri döndüm. Bir hafta evden hiç çıkmayarak romanımı bitirdim. Son bi kere romanı kontrol ettikten sonra romanın genç ve duyarlı kahramanı Eşref'in ismini Remzi yaptım.

    umut sarıkaya...
    ···
   tümünü göster