+1
Dedem biraz daha etrafa bakındı sonrasında ama başka bir şerli ile karşılaşmadık. Biz içeriye girdik ve aradan 2 dakika geçmeden yine bir şey çatıda yürümeye başladı. Çatıda öyle bir şey var ve biz aşağıda duruyorduk. Dedem koşup kitabını getirdi. Kitabı masanın üzerine koydu ve sanki bu anları daha önce yaşamış gibi bir sayfayı arıyordu. Alel acele sayfaları hızlı hızlı çeviriyor, sanki biraz sonra olacaklardan haberdarmış gibiydi. Dedemin bu aşırı stesli hali ve çatıda tepinen şerlinin evin içine verdiği atmosfer bizi resmen bunalıma sokuyordu. Bizi resmen dışarıya çıkmak için zorluyordu. Pencerelere baktığımızda normalde sokak lambalarını görürdük. Ama pencerelere baktığımızda sanki önlerine bir şey konulmuş gibi her taraf karanlık görünüyordu. Sabki kapana kısılmıştık. Çatıdaki yürüme ve tepinme sesleri artık dayanılmaz bir hal aldı. Zıplayarak çatıyı çökertmeye çalışır gibi bir halleri vardı. Bunu görüp dışarıda oturan şerli varlığıda hatırladıkça tüm zamanlardakinden daha çok korkmuştum.
Artık bu stresli dakikaların bir an önce bitmesi için sürekli içimde dualar okuyordum. Nas Felak surelerinide okuyordum fakat nedense bu sefer ayrılmıyorlardı. Bizi dışarı çıkarma çabaları kendini çok belli ediyordu. Deddem bu stres ortamında bir türlü aradığı sayfayı bulamıyor ve çatıda devam eden ses artık deprem etkisi yaratmaya başlamıştı. Dedem durup arkasına dönüp mahcup bir şekilde bana baktı ve sonra cama doğru birkaç adım attı. Sim siyah bir perde vardı sanki önümüzde. Oraya bakmaktan vazgeçti mutfağa doğru gitti ben yerimden bil kıpırdayamaz hale gelmiştim. Belki dışarıda insanlar olsa bu kadar tedirgin olmazdım. Çıkar saldırırdım. Öleceksemde en azından mücadele vererek ölmüş olurdum, fakat dışarıda daha tam olarak nasıl bir şey ile karşılaşacağımdan bile emin değildim. Bazen güzeller güzeli bir prenses iken bazen dünyanın en çirkin varlığı, bazen bir bebek, bazen sakallı kırmızı gözlü uzun boylu ayakları ters bir varlık, bazen mor bacak, bazen ise normal bir insan sureti ile karşıma çıkıyorlardı. Dedem bir ara aşırı donuklaştı. Sanki ele geçirilmiş gibi bir ifadesi vardı. Babam zaten ömründe böyle bir olaya şahit olmamıştı. Ben herkesten daha çok şeyler yaşamıştım ama tek güvencemiz dedemdi. Onunda bu donuk ifadesi bizi artık sona geldiğimiz hissiyatına alıştırmaya başlamıştı. Derken dedem ayağa kalktı dış kapıya yöneldi. Sanki dedemi onlar yönlendiriyor gibiydi. Dedemin kapıya yöneldiğini ananem görünce bastı çığlığı nereye gidiyorsun diye. Dedemi babam belinden sarılıp geri çekti ama biz aşağıda bunları yaşarken yukarıdan gelen ses bizi strese boğuyordu. Aşağıda olanları biliyorlardı ki bizi daha da kargaşanın içine sokuyorlardı. Dedem kapının önüne gitmekte ısrar ediyordu. Fakat elini kapı koluna değil, elektrik saatinin altında ki kapı pervazına uzatıyordu.
Tümünü Göster