Geçen yazdığım yazı üzerine (bkz:
insanlar gerçekten güvenirler mi) gelen tepkilerle bir yazı daha yazmaya karar verdim. Doğru ve yanlış nedir? Veya bu kavramlar gerçekten insanların bize öğrettikleri gibi kavramlar mı?
Öncelikle doğru ve yanlış kavramları sözlük anlamları itibari ile " Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun veya gerçek, hakikat ", yanlış ise " Bir kurala, bir ilkeye, bir gerçeğe uymayan, aykırı olan, hatalı ".
Şimdi anlamlarını öğrendiğimize göre biraz üzerinde durabiliriz. Öncelikle Sokrates'in bu konu üzerine sahip olduğu bir diyalog ile yazıya start vermek istiyorum.
Sokrates doğruluk ile ilgili bir konuşmasında şunları söylemektedir. Bir şeyin en iyi olduğunu nasıl anlarız? O şeyi kötüsü ile kıyasladığımızda. Peki bir şeyi iyi veya kötü yapan şey nedir? işi iyi yapanın ortaya çıkarttığı sonuç ile kötü yapanın çıkarttığı sonuç. Peki bir işi en kötü yapan kimdir. O işi bilmeyen mi? Hayır, o işi en iyi bilen. Bir doktor tedavi ettiği hastalığın aynı şekilde insanlara bulaşmasını, bir şeyi tamir edebilen bir insan o şeyi nasıl bozabileceğini yani işi en iyi yapan aslında o işi en kötü de yapabilecek insandır. Bu durumda işini her iyi bilen bir o kadar da kötü biliyordur. Bu da bizlere her doğrunun içinde yanlışlık, her yanlışlığın içinde doğru olduğunu gösterir.
Şimdi bu mantık üzerinden yola çıkacak olursak ( ki mantıklı yaklaşımda aslında haklılık payı olduğunu ön görmek çok da imkansız değildir ) her doğrunun bir yanlış, her yanlışın da bir doğru içerdiğini görebiliriz. Bu durumda bizlerin doğru veya yanlış olarak bildiği şeyler, bu olayların niteliklerinden ziyade insanların bu kategorilendirmeyi öğrenme ve öğretme algısı üzerine kurmuş olmasından kaynaklanmaktadır.
insan doğru ve yanlışı kendisi algılamak için muhakeme yaparken bile aslında öğrenilmiş veya bazı " gerçekler " ile eğitilmiş bir zihnin ürünleri olarak bu muhakemenin sonucu bir karar çıkartırlar. Oysa ki
doğru ve yanlış, insanın tamamen kendi hataları sayesinde, empati yeteneğini kullanarak, toplumsal ahlak ve düzen ( ki bunların doğru ve yanlış olarak kabul görme sebebi tüm insanların vicdani açıdan yaklaşımlarının ortak olmasından kaynaklandığını öngörebiliriz ) kuralları çatısı altında değerlendirmesinin sonucudur. Ancak insanların genellediği doğru ve yanlış ( örneğin bir insanın iyi veya kötü olmasını açıklamak için kullanılan öngörülerin doğruluğu ) tam anlamıyla yanılsamalar ve iç çelişkilerinden ibarettir.
Örneğin kullanım kılavuzunda arkadan takılması gereken bir çantayı önden takmak bir yanlış olarak değerlendirilebilir. Ancak bu bir o kadar da yanlış barındırır çünkü insanların bunu önden takıyor olması o çantanın niteliğini değiştirmez. O çantanın varoluş amacı ve amaca uygun kullanımı ile çevreden kabul gören kullanış biçimi arasındaki fark doğru ve yanlışın bir arada barındığını gösteren bir örnek olabilir.
Sonuç olarak doğru ve yanlış için aslında varlıklarını birbirlerine borçlu olan ancak varlıklarının bir o kadar da kavramdan ibaret olup çelişkiye sebep olacak yokluk kapısı açabilecek güçte var olmayan yanılsamalar olduğunu düşünebiliriz. Her doğru içinde bir o kadar yanlış barındırır. Benim düşünceme göre, insanın o yanlış ve doğru ikileminde çıkardığı sonucun gördüğü kabule verilmesi gereken isim için kullanılan iki kavramdır " doğru ve yanlış ".
Teşekkürler.