+1
Beyler çok geçmeden işe "iş" olarak alışmış, öğrenmiştim. Artık talimat gerekmeksizin kendime hedef pazar seçiyor, müşteri araştırmalarına başlıyordum. Aynı zamanda da mevcut müşterilerin sipariş ve sevkiyatlarını organize eder hale gelmiştim. Tek problem bunları yaparken üretimin ağzına sıçıyordum. Sürekli beni patrona yada Erkin abiye şikayet ediyorlardı. Beni uyarıyorlardı, ama sert uyarılar değildi bunlar. Bu yaptıklarımdan hoşnut olduklarını hissediyordum. Bilmiyorum ki aslında kendimi bir köpek yapıp, pitbul gibi üretime saldırdığımı ve bu durumun sadece patronun işine geldiğini..
Yine de pgibolojik olarak çöküşteydim. iş yerinde sürekli rusça mailler hazırlayıp gelen telefonları cevaplamak zorunda olmak rusçamı oldukça geliştirmiş, bunun olumlu etkileri derslere de yansımıştı. Ama ben mutsuzdum, mutsuzluğumun sebebini de bilmiyorum. Derinlerde bir yerlerde kalbim sebebini bana söylüyordu ama, kalbimi dinlemeyi bırakalı çok olmuştu. Hayatımı beynim ve gibim yönetiyordu. Ama asıl patron gibimdi.
Her akşam esrar takılmaya devam ediyordum. Kafayı dumanlayıp o günün kritiğini yapıyordum. Esrar içen var mı aranızda bilmiyorum beyler ama ben esrarın bir zararını görmedim. Esrarda bırakabildiğiniz sürece zarardan çok faydalı bence.. Şuan kullanmıyorum ama, geçmişime dair özlediğim sayılı şeylerden birisi esrardır herhalde. Esrar içtiğiniz zaman mesela dinlediğiniz bir şarkıdaki tüm enstrümanları tek tek ayırt edip dinleyebilirsiniz ve hangisine focus atacağınıza siz karar verebilirsiniz. Ben ise o dönem gündüz yaşadıklarıma focus atıyor ve kendimi, ikili dialoglarımı uzaktan bir gözle izliyordum. Ve bu beni kendimden iğrendiriyordu.
iç sesim bana :
+ Sen, ezik, sünepe bir huur çocuğusun. 3 kuruş için yanlış olan şeyleri bile doğru kabul ediyorsun.
+ Bu sabah sana Mr. X alay eder bir ifadeyle baktı, bunu da mı farkedemedin embesil ?
+ Herkes seni küçük görüyor. Kimsenin gibinde değilsin.
+ Bu işi öğrenip uzman da olsan, seni yine de kimse giblemeyecek !
insanın içinde konuşan şey şeytan mıdır beyler ? Nefis midir ? Bilinçaltı mıdır ? Vicdanı mıdır ? Geçmişi midir ? Nedir bu ? Bazen insanın canını çok acıtır bu iç sesi. Ama hayatında iç sesiyle tanışmamış insanlar tanıdım ben. Neden peki ? Neden onlarda yok bu ? Onlar zaten iyi insanlar olduğu için mi ? Yada en azından benim kadar kötü olmadıkları için mi ? Herşeyi bu kadar ince ince düşünmek bir hastalıktır, delilik ibaresidir baylar. Neredeyse tüm deliler kendi kendine konuşur değil mi ? Benim tek farkım bu konuşmayı içimden yapıyordum. Bu konuşmaları dışımdan yapsam sanırım işim bitmişti.
Bütün bu iç çatışmalarım beni odama kitliyordu. iş yerinde ise odada kulağıma bir kulaklık takıp arka planda müzik dinliyor, deli gibi çalışıyordum. iş dışında kimseyle, aynı odayı paylaştığım Erkin'le bile, tek kelime konuşmuyordum. Ecem'i neredeyse silmiştim. O da bu duruma çok üzülüyor, bana ne olduğuna bir anlam veremiyordu. Ama benim ne dünya, ne okul, ne Ecem ne de bir başkası gibimde değildi. Önemli olan tek şey, "bendim".
Tümünü Göster