0
Nurculuk, Said Nursi'nin [1] [2] risalelerinde açıkladığı fikirlerine dayanan, 20. yüzyıl başlarında doğan islami hareket. Said Nursi kendisini izleyen talebelerini ifade etmek için Nur Talebeleri kelimesini kullanmıştır.[3]
Mensupları Said Nursi'nin risalelerinde yazdığı fikirlerine ve dünya görüşüne uyarlar, Sünni islama bağlıdırlar. Nur Cemaati, bir tasavvuf tarikatı değildir. Farklı gruplardan oluşan cemaatin yöntemleri arasında Risale-i Nur'ların okunması, yorumlanması ve risalelerin çoğaltılıp insanlara ulaştırılması bulunmaktadır.
Said Nursi tarafından yazılan 130 kısım ve yaklaşık 6000 sayfadan oluşan Nur Risaleleri'ni okuyan ve Risale-i Nur hizmetini birinci önceliği olarak kabul eden kişilere Nurcu (Nur Talebesi) denilmektedir. Tasavvuf tarikatlarında oduğu gibi şeyhten el alma, şeyhin postuna oturmanın olmadığı, bir şeyhin mutlak hakimiyeti yerine şûraya, kararların danışmayla alınmasına önem verildiği izlenimi edinilmektedir.[4] Tarikatlardaki şeyhe mutlak bağlılık akidesi yerine Risale-i Nur Külliyatındaki düsturlara ve meşveret kararlarına hürmet etmeyi gerektiren yazılı olmayan bir anlayışın öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Nur Risaleleri'ndeki konuların başkalarına anlatılması ve eserlerde bahsedilen düsturlara uyulmasıyla ortaya çıkan yöntemlere ise Hizmet denilmektedir. Bu açılardan klagib tarikat bünyesinden farklılıklar gösterirler.
Konu başlıkları
[gizle]
* 1 Tarihi
* 2 Farklı Meşreplerde Hizmet Eden Nur Talebeleri
* 3 Kaynaklar
* 4 Dış bağlantılar
Tarihi [değiştir]
Said Nursi 1960 yılında vefat ettikten sonra şuan "ağabeyler" denilen grup ile, Said Nursi'nin "Benim yerimde ve Nur’un şahs-ı manevisinin çok ehemmiyetli bir mümessili olmasından hiçbir cihetle gücenmemek elzemdir." iltifatına mazhar olan Hüsrev Altınbaşak arasında bir ayrılık meydana gelmiştir. Bu kişiler Zübeyir Gündüzalp'i kendilerine yol gösterici olarak belirlediler. Ancak,Nur Cemaatinin tarihi yapılanması konusunda önemli analizler içeren "karakalem" web sitesi başta olmak üzere bu konuda tarihsel analiz yapanlar tarafından, Said Nursi'nin vefatından sona nurculuğun önderliğinin bir süre ikili kollektif önderliğe dönüştüğü ifade edlmektedir. Bu ikili önderliği Zübeyir Gündüzalp-Bekir Berk ikilisi olarak ifade edebiliriz. Son şahitler olarak anılan Said Nursi ile beraber olan nurculuğun ustaları, Cemaatin dışa açılımını ve sosyal iletişimini Bekir BERK'in, iç yönelim ve dini bilgilerin ve Said Nursi esaslı önceki kuşak birikiminin aktarımının yetkilisinin ise Zübeyir Gündüzalp olduğu belirtilmektedir. Bu grup daha sonra istanbul Cemaati olarak adlandırılmıştır. Aşağıdaki Diyanet işleri Başkanlığı'nın 6 bölümlü ayrımında yer alan guruplar bu cemaatten çıkmıştır. Ancak bu cemaat halen devam etmektedir. Siyasal literatürde, 1971 sıkıyönetim yargılamalarında izmir Sıkıyönetim Mahkemelerindeki nurcular yargılanması; Bekir BERK ve arkadaşları(53 sanık)davası olarak adlandırılmıştır. Fethullah Gülen ise bu davada ve iddianamede iki nolu sanıktır. Bu dönem ;1940 lı yılların sağ gençlik önderi ve baskın önder kişiliği ile döneme Mahkeme salonlarından gelerek mührünü vuran ve 1960 darbesi ortamında bazan tek başına bir yürüyüş sürdüren Av.Bekir Berk nurculuğa bu zor dönemlerinde dünyevi bir sırat köprüsü geçirten önderdir. Ana cemaatin liderliğini Husrev Altınbaşak yürütmektedir. Kalanlar ise Memet fırıncı'ya tâbi oldu. Hüsrev Altınbaşak ve çevresindeki grup, risalelerin sadece latin harfleriyle basılmasına karşıydı, bunun yerine el ile ve islam harfleri ile yazılması ve okunması taraftarıydı. Kendilerine delil olarak da 18. lem'a'da bahsedilen Hazreti Ali'nin sözleri, şeker mektubu, yazı mektubu ve Risale-i Nur'da bulunan başka bölümleri gösteriyorlardı. Böylece Nurculuk, halk arasında Yazıcılar ve Okuyucular diye tabir olunan iki gruba ayrıldı.[5] Yazıcılar islam harflerini ibadet görerek, risaleleri islam harfleri ile yazdıklarından dolayı halk arasında yazıcılar ismini almışlardır. Okuyucular grubu latin harfleri ile matbaada risalelerin seri olarak çoğaltılıp yayılmasından yanaydı. Okuyucular 1973 yılında Meşveret ve Kurdoğlu Cemaati olarak, Meşveretin siyasete girmek istemesi nedeni ile ayrıldı. Meşveret Cemaati ise 1982 yılında anayasa referandumunda Okuyucular arasında bir bölünme daha oldu. Anayasa'ya evet diyen gruba Şûracılar, hayır diyen ve Yeni Asya gazetesi ile temsil edildiği söylenen gruba ise Gazeteciler denildi. Fethullah Gülen önceleri Okuyucular grubuyla ilişki içindeyken sonraları bağımsız hareket etmeye başlamıştır.[kaynak belirtilmeli]
Nurculuk, Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından 20 Eylül 1965 tarihinde alınan kararda ceza yasasının 163. maddesine göre suç kabul edilmiştir.[6] Bununla beraber Risale-i Nur ve Nur talebeleri bir çok defa yargılanmış ve beraet etmişlerdir. Örneğin 1971 yılına kadar Risale-i Nur ve Nur talebeleri hakkında verilen beraet ve iade kararlarının sayısı 706'dır. 1991 yılında 47. Yıldırım Akbulut hükümeti döneminde karara esas teşkil eden Türk Ceza Yasası'nın 163. maddesi kaldırıldığı için Yargıtay kararının da işlerliğini yitirdiği savunulmuştur. Artık risalelerin okunması, yayınlanması, satılması ve ücretsiz dağıtımı serbestçe yapılmaktadır.
2008 yılı itibariyle bölünmüş grup mensuplarının şahsî sorunu olanlar hariç diğer gruplarla iyi geçinme çabası içinde olduğu görülmektedir. Karşılıklı ev ziyaretleri yapılabilmekte, islami birlikteliğin esaslarını anlatan 20. ve 21. Lem'aları (ihlas Rsalelerini) birlikte okuma yönünde girişimler olmaktadır.
Genellikle gençler arasında farklı bir grupta bulunmanın sebebi "önce o grupla tanışmış olmak"tan öteye gitmemektedir. Bir grubun düzenlediği konferans vb. etkinliğe diğer gruplardan herkes katılabilmekte ve üst düzeyde temsilciler de gönderilerek birliktelik pekiştirilmeye çalışılmaktadır. Aynı anda birden çok cemaati takip edenler de bulunmaktadır.
Ancak çoğunluk kendi grubu asıl olmak üzere diğer gruplarlada ilişkilerini sürdürmektedir. Bunun sebebi okunulan Risale-i Nur külliyatı eserinin her yerde birinci esas olarak okunması ve tahrif edilmemiş bir eser olarak bütün gruplarda bulunmasıdır.
Risale-i Nur derslerinin okunduğu yerlere "dershane" veya "medrese-i nuriye" denir. Said Nursi hapishanelere "medrese-i yusufiye" demiştir. ayrıca risalelerin kendilerine de medrese-i nuriye denilebilmektedir.
Farklı Meşreplerde Hizmet Eden Nur Talebeleri [değiştir]
1996 yılında Diyanet işleri Başkanlığı tarafından açıklanan raporda Nur cemaatinin kolları ve faaliyetleri şu şekilde açıklanmıştır[7]:
1. Said Nursi'nin Talebesi (Mustafa Sungur )
2. Kurdoğlu Grubu (Mehmet Kurdoğlu)
3. Yeni Asya Grubu (Yeni Asya Gazetesi, Gazeteciler, Mehmet Kutlular Grubu)
4. Meşveret Grubu (Mehmet Kırkıncı Hoca)
5. ihlas Nur Grubu (Said Özdemir )
6. Nesil Grubu (Mehmet Fırıncı )
7. Med-Zehra Grubu (muhafazid Sıddık Dursun )
8. Zehra Grubu (Şeyhanzade )
9. Fethullah Gülen Grubu (Fethullah Gülen önderliğinde, banka, gazete, televizyon, vakıflar, okullar ve kurslar ile faaliyetlerini sürdürüyor.)
Tümünü Göster