-
1.
0“Köyün nice erkeği, nice kızanı varsa takıldı ardımıza. Göreceksin tam bir düğün alayı, bir davul zurnası ekgib.”
Dört dönmüşler köyün içinde.
“Mavzerin yağlı namlusunu dürtü dürtüveriyorum deyyusun kıllı kıçına, dirgen gibi.”
Sonunda yorulmuşlar. Köy kahvesinin önüne gelmişler.
“Dur ulan ayı.” demiş Nuri.
Durmuşlar.
Mavzerini kaldırmış, kaldırdığı gibi de kabzasını indirivermiş adamın böğrüne.
“Yıktım yere” diyor. “Deli danalar gibi böğürdü durdu tozun toprağın içinde.”
Nuri omuzlamış babadan kalma mavzeri, gez göz arpacık, tam beyninin ortasına patlatacak kurşunu, bütün köylünün önünde vurup öldürecek adamı.
“Demeyi unuttum” diyor. “Herif köyün ağası. Konağında birbirinden güzel tam dört karı; yetmiyor.”
Cevriye güzel kadın. On altısında. Ceren gibi.
Nuri’nin bir buçuk aylık karısı.
“O yıl ekinler iyi.”
Nuri başlık parasını da ödemiş.
“Bizim bir buçuk aylık gül gibi karımıza..” diyor.
Köyün yarıdan çoğu ağanınmış.
Ama Nuri’nin toprağı kendinin. Babasından kalmış.
“Kölesi değildim o mal düşmanının.” diyor.
Rezil olmuş ağa. Rezillik bir yana, bakmış canından da olacak, başlamış yaltaklanmaya.
“Görsen, deve gibi herif ağlıyor köyün köylünün içinde.”
“Ben ettim sen etme.” demiş ağa.
“Ko gideyim buralardan. Gidişim olsun da gelişim olmasın. De, acı bana, bak eline ayağına kapandım, gayrı sen de göster büyüklüğünü. Kulun köpeğin olayım, üç çocuğumu yetim koyma, ardımda kalacaklara acı, bağışla, koyver gideyim.” demiş.
başlık yok! burası bom boş!