zamanında görev yapmış biri olarak (orta öğretim yöneticilerinden birisiydim). Başkan dedikleri adamlar asena teşkilatı geçiyor uslu durun diye çocukları tembihleyip, asenalar geçerken arkalarından bakarlardı. Tabi ki kişilere göre bakarak tüm bir görüşü yargılamak doğru olmayabilir ama ben böyle gördüm, gördüğümü söylüyorum. Çok gördük masaya oturup polatcılık oynayanları. Ülkücü dediğin Türkçü olur diyorlar. Kaç tane gerçek Türkçü tanıyorsunuz söyleyin? Kaç tane: giyiminden kuşdıbına kadar Türk malı giyen var? Türk malı yoksa da kaç tanesi gidip üretme peşinde? Adam diyorki hasta bir çocuk var yardım kampanyası yapıcaz. Tamam yapalım. Broşür falan bastırmaya uğraşıyoruz dağıtıcaz, broşürlerde kocaman yazı "Ülkü Ocakları". Tamam tabi rekldıbını yapacak ama, ben gidip kendi başıma da yardım toplamaya çalıştığımda beni tutmayacak. Neymiş "Yapacaksak ocak adı altında" gibtir ordan derim ben buna. Yanlış anlaşılmasın hizmet ettim zamanında ocağa. Ben partili olmadım, mhpli olmadım, ben ocakçı oldum. Ocakta aynı kaptan yedik, aynı bardaktan içtik. Aynı yerde yattık, aynı kitapları elden ele dolaştırdık, aynı seminerlerde "okuyun, üni tutturun gidin" dedik. Bana başkan diyeni ezmedim. Yeri geldi sınava çalışmadım, ocağa çalıştım. Dediğim gibi, düşünceyi savunanlara bakarak tüm düşünceyo yargılamak olmayabilir ama eğer savunanlardan gördüklerimizin çoğunluğu bu durumda bulunuyorlarsa burda bir yanlış vardır. Ya baştaki birileri yanlış öğretiyordur ya birileri oralara başka amaçlarla gelmiştir.