+4
Abim bana döndü ve:
Abi-"Neden bunca zaman bana bu şekilde kanıtlamaya çalışmadın?"
b-"Çünkü... Dedeme bunu kanıtladım ve kalp krizi geçirdi. Öldü. Başka kimseye anlatamadım. Neredeyse her gün vicdan azabı çektim. Dedem benim yüzümden öldü." Gözlerim yaşardı.
Abi-"Bunu senden isteyen anneannem miydi?"
b-"Hayır. Tekir istedi. Sadece dedemin gülümsemesini istiyordu. Ölünce gülümsediğini gördüm. Ve Tekir ile beraber huzura kavuştular."
Abi-"Dedem için kendini suçlamana gerek yok. Çocuktun o zamanlar, ben bile bunu anlayışla karşılayabilirim. Ama bunca zaman bana anlattın ve ben de seni görmezden geldim. Keşke bana daha erken kanıtlasaydın. Seninle dalga geçmek yerine seni korurdum."
b-"Zaten benim bir sürü arkadaşım var. Görebildiğin ve göremediğin."
Abi-"Burada biri var mı peki?"
b-"Cehase var burada."
Abi-"Cehase mi? O nasıl isim öyle? Cenaze gibi." Benzetmesen olmazdı zaten.
b-"ismini ben verdim. Uzun hikaye. Sonra anlatırım. Şimdi gidelim. Geç kalırsak Halime teyze bize çok kızar."
Abi-"Tamam, ama bütün hikayeni dinleyeceğim bu sefer. Bu arada Cehase. Kardeşime sahip çıktığın için teşekkürler." Cehase biraz utandı.
b-"Önemli değil diyor. Hadi çıkalım." dedim. Abime söylemem içimde büyük bir rahatlamaya sebep olmuştu. Kanıtlamakta tereddütlüydüm. Eğer kanıtlarsam bana ucube muamelesi yapar diye düşünmüştüm. Neyse ki abim direk kabullendi. Hatta biraz hızlı kabullendi. Aklına durmadan hayaletleri görebildiğim fikrini soktuğum için gördüğümde de hızlı kabullendi herhalde.
Evlerinin önündeyiz. Çok gerginim... Abim direk kapıyı çaldı. Kapıyı Meryem açtı:
Meryem-"Hoşgeldiniz. Geçin içeri ayakta kalmayın." Bu bizim Meryem mi amk? Gülümsüyor. Sahte bir gülümseme olduğu belli olsa da en azından gülümsüyor. Çoktan bana asık suratıyla 'Yine mi sen geldin?' demesini beklemedim değil. Salona geçtik. Tekli koltukta almanca bir şeyler yazılı t-shirt ile oturan bir adam vardı. Uzun boylu, bayağı uzun. Tahmini 2 metre falan. Biraz kalıplı, yanağında doğum lekesi var. Fazla büyük değil ama dikkat çekiyor. Babası muhtemelen. Hemen yanındaki tekli koltuğa da annesi olduğunu tahmin ettiğim kişi oturuyor. Kadının kızıl saçları var. Muhtemelen boyatmış. O da altına kot ve üstüne t-shirt giyinmiş. Ama t-shirt kadında güzel durmuş. Göğüsleri... Ne düşünüyorum ben amk. Ergenlik çağına girişimi kutluyorum şu an.
Halime-"Ayakta kalmayın, buyrun sofraya geçelim. Tanıştırayım. Selma ve Murat, Bir Bine ve Tarık." Birbirimizin elini sıktık ve sofraya oturduk. Meryem ve abimin ortasına oturuyorum. Halime teyze masanın başında, Meryem'in anne ve babası da karşımızda oturuyor. Raf ve Ref odadan koşa koşa geldiler. Ve abimin kucağına zıpladılar. Abimin mi?
Abi-"Bahsettiğin kediler bunlar mıydı Bir Bine?"
b-"Evet abi. Beyaz olanın ismi Ref, siyah olanın ismi Raf. Nedense seni sevmişler gibi duruyor."
Ref-"Çok tatlı kokuyor."
Raf-"Çok sıcak hissettiriyor." deyip sırnaşmaya başladılar. Bunları abim mi hissettiriyor size? Bunca yıl neresinde sakladın bu hissi abim merak ettim.
Cehase-"Onda bir ruh lekesi var. Zamanında bir kedi ruhu bırakmış olmalı. Yıllardır fark etmemenize şaşırdım. O leke kedileri abinize çekiyor." Yoksa... Tekir orada sırnaşırken mi o lekeyi bıraktı? Vay lan Tekir... Abimden bu şekilde özür dilemek... Kral kedisin ha.
Halime-"Raf, Ref. Gelin yemeğinizi yiyin." deyince abimin kucağından indiler.
(HATIRLATMA YAPAYIM DA SONRA BU KiMDi DEMEYiN:
MERYEM'iN ANNESi= SELMA
MERYEM'iN BABASI= MURAT
MERYEM'iN ANNEANNESi= HALiME)
Selma-"Neden kedilere böyle tek heceli anlamsız bir isim koymayı düşündün?" Anasına bak kızını al amk. Kendileri söyledi diyemeyeceğime göre:
b-"Aslında bilmiyorum. Bir an içimden geldi öyle isimlendirdim."
Murat-"ileride çocuklarını da içinden geldiği gibi isimlendirme sakın." dedi ve biraz güldü. Güldüler. LANET OLASICALAR! HiÇBiRiNiZ Mi HALiME TEYZEYE ÇEKMEDiNiZ AMK.
Meryem-"Babam biraz şakacıdır." Murat amca abime döndü ve:
Murat-"Sen üniversiteli gibi duruyorsun. Hangi bölümü okuyorsun?"
Abi-"Veterinerlik okuyorum."
Murat-"Güzel meslek. ileride iyi parası vardır."
Abi-"Aslında parası için yapmıyorum. Hayvanlarla aram iyidir, daha yeni de gördünüz. Hayvanlar da nedensiz bir şekilde beni sever. Onlar için ben de veteriner olmak istiyorum."
Murat-"Bak Tarık. Bu devirde tek güç paradır. Sevgi falan para etmiyor bu devirde. Siz küçüksünüz şimdi anlamıyorsunuz dediğimi ama ilerde anlayacaksınız."
b-"Bence sevginin yeri parayla ölçülemez. Ben parası çok olup mutsuz olan çok fazla kişi (hayalet) gördüm. Paranın getireceği mutluluk yalnızca maddi bir tatmin isteği. Her insan aynı hissediyor, param olursa mutlu olurum şeklinde. Ama para mutluluk getirmiyor bence. Hatta bazı noktalarda başınıza bela olabiliyor. Mesela miras davasında, veya hırsızlık olaylarında."
Selma-"Televizyonu fazla izliyorsun galiba genç adam? O anlattığın şeyler televizyonlarda oluyor genelde."
b-"Televizyonlarda değil. Gerçekte de gördüm. Dedem... Evi vardı, parası vardı, arabası vardı ama hep suratı asık bir adamdı. En son sevdiği kedisi ölünce de artık neredeyse yaşamak için amacı kalmamış gibiydi. Son nefesini verdiğinde gülümseyerek gitti." Daha fazlasını anlatmak istiyorum. Kelebeğin sevgisini, Selin, Cem ve Hakan'ı, Cehase'nin annesini, Cehase'yi...
Murat-"Biraz acı konuşacağım sana ama çok safça düşünüyorsun. Dünya sandığın kadar merhametli değil. Herkes kurt bu devirde."
b-"Eğer kurt görürsem o zaman arkadaşlarıma sığınırım. Onlara sırtımı yaslarım."
Selma-"Annemin sana akıl verdiği belli oluyor. Sanki karşımda annemle konuşuyorum."
Halime-"Kötü mü etmişim? Sana yıllarca öğretemedim bari şu çocuklar maddiyatla mutlu olunmayacağını öğrensinler."
Selma-"Evet anne. Babam bizi bırakıp gittiğinde zaten biz çok mutluyduk... Beni konuşturma çocukların yanında şimdi."
Halime-"O bizi bırakıp gittiğinde ben baktım sana. Ne sıkıntı çektin peki kızım?"
Selma-"Anne, hatırlamıyor musun? Babam giderken evimizi satmıştı diye evden atıldık. Kaç ay evsiz kaldık. Ne çileler çektik."
Halime-"Evsiz kalmadık kızım. Komşumuz Hayriye ablalarda kaldık. Saolsun bize aylarca sahip çıktı. Rahmetlinin hakkını ödeyemem. Para gittiğinde geriye dostların kalır kızım. Bunu sana öğretemedim bir." Ben sessiz sessiz anne-kız kavgasını izliyordum. Murat amcanın pek umrunda değil gibi. Meryem ise hala gergin. Raf ve Ref mutlu mutlu yemeklerini yemeye devam ediyorlar.
Cehase-"Ortam çok gergin. Ben dışarı çık... "
b-"Çıkamazsın. Başın bir daha belaya girsin istemiyorum." Fısıldayarak söylemişti ama Murat amca duydu:
Murat-"Bir şey mi dedin?" Onu nasıl duydun? O kadar sessiz söylemiştim oysa.
Abi-"Bana söyledi. Bir Bine. Ortamda kulaktan kulağa konuşulmaz." Ohh ne güzel. Azarımı da yedim. Keyif sigarası da yakayım bari. Hatta keyif sigaram geldi:
Murat-"Sen hangi fen lisesinde okuyorsun?" Adam direk hangi fen lisesinde okuduğumu sordu lan! Meslek lisesi nasıl desem ki şimdi? El mecbur:
b-"Meslek lisesinde okuyorum. Bilişim bölümü." Bir süre ortam sessiz kaldı. O kadar mı kötü bir yere gidiyorum lan?
Murat-"Bu devirde herkes bilgisayarcı. Çok gereksiz bir bölüme gitmişsin. Artık üniversite sınavına daha iyi hazırlanırsın. Meryem, senin derslerin nasıl?" Meryem biraz korktu gibi. Elimi tuttu. Bayağı korkuyor galiba. O kadar mı düşük aldı? Elleri terlemiş. Elimi çekecekken göz ucuyla biraz bekle bakışı attı. Elimi çekmekten vazgeçtim ve beklemeye başladım.
Meryem-"ilk sınavlarım iyi. Sadece matematik biraz... "
Murat-"Kaç aldın?" Soğuk bir şekilde sormuştu. Meryem elimi sıkıyordu.
Meryem-"68... "
Murat-"68 mi? Yani yarısını anca doğru bildin. Bravo Meryem. Biz seni Almanya'ya yanımıza nasıl alırız diye kara kara düşünelim, sen burada tembellik yap."
Meryem-"Tembellik yapmı... "
Anne-"Git öğretmeninle konuş seni kurtarma sınavı yapsın."
Halime-"Rahat bırakın çocuğu. Kız elinden geleni yapıyor... "
Selma-"Sen karışma anne. Bu çocuğa hep sen yüz veriyorsun." Meryem ağlayacak gibi oldu.
Cehase-"Bunu yapmak istediğinize emin misiniz? Öfkenizi kontrol edin." Cehase ne yapacağımı anladı. Tam söz söyleyecektim ki abim elini omzuma koydu. Sonra da elini geri çekti ve:
Abi-"Yemek çok güzeldi Halime teyze. Ellerine sağlık." Konu böylece dağıldı.
Halime-"Afiyet olsun evladım." Raf ve Ref de yemeklerini bitirmiş olacaklar ki abimin kucağına atladılar. Abim de onları sevmeye başladı. Meryem elini çekti. Ve tabakları toplayıp hiçbir şey söylemeden mutfağa gitti.
Tümünü Göster