-
26.
0Evet Allah'ın her şeye gücü yetiyor.Tümünü Göster
Fakat sorulan soru: insan vechiyle (yönüyle) sorulmuş. Cenâb-ı Hakk vechiyle değil...
Şöyle ki:
Bir insan, yaratılmadan önce "Yaratılmak istemiyorum." Diye söyleyemez. Çünkü insan yaratılma ve varlık itibariyle"mümkün" bir varlıktır. Yani Cenâb-ı Hakk dilerse olur, dilerse olmaz. Yani olup olmama ihtimali eşittir. Yaratılma hususunda... Bu durumda kendisi yaratılmadan önce kendisine ait herhangi bir hak ve hukuk olamaz. Çünkü kendisi diye bir şey yoktur. Fakat soru şu şekilde sorulsa:
"Cenâb-ı Hakk(cc), her şeyi biliyordu. O halde ben var olmadan önce: benim var olduktan sonra var olmayı isteyip istemeyeceğimi de biliyordu. O halde ben şu an istemiyorsam ne için bana böyle bir muamele yaptı ? Yarattı ?"
Bu sorunun dahi iki vechi vardır:
1-) Mâlumdur ki bu soru zaman ile kısıtlı bir sorudur. Yani zaman ve mekan içine girer. Yani bu soru soran kişinin yaratılmayı ilerde sevip sevmeyeceğine göre değişir. Ne demek isteniyor ? Birisinin durduk yere eline bıçağı alıp bizi doğramaya başlamasını istemezken, doktora para veriyoruzki bizi neşterle kesip biçsin... Aynen öyle de... Bu hayattan zevk alırken yok olmayı istemezken, bir bela görünce yok olmayı istemek gibi... Halbuki hayatın bize ne getireceğini biz bilmiyoruz. Allah(cc) bize getireceği güzel neticeleri bildiği için bizi yaratıyor. Bu durumda "Ben yaratılmak istemiyorum." Diyen kişinin söylediği söz zaman ve mekân ve hissiyata göre değiştiği için manasız olur. Çünkü söyleyen hayatı ve istikbali (geleceği) hakkında çok az şey bilmektedir.
2-) Cenâb-ı Hakk'ın fiillerinden (yaptığı işlerden) anlıyoruz ki... Bu Zât hiçbir işini hikmetsiz yapmıyor. Yani başıboş bırakmıyor. Yani her işi için bir gâye ve plan ile düzen tertip ediyor. Bunun delili en temel mânâsıyla her yerde görülen nizamdır (ölçüdür). Bu nizama şehadet eden milyonlar delillerden bir tanesini kısaca zikretmek gerekirse:
Herkesce bilinip okunan Tıp, Kimya, Fizik, Matematik, Biyoloji ve diğer dalları bulunan tüm fenler bu düzenin şahidi olurlar. Çünkü düzen olmazsa genelleme olmaz. Mesela birisi anatomi kitabını açıp tüm insanlarda aynı konumda bulunan "Arcus Aorta, Truncus Brachiocephalicus... " Gibi kavramları görüp ezberleyebiliyorsa, ve doktor olduğunda aynı yerde görüyorsa... Her insanda aynı olan bir düzen ve tertip olduğu ispat edilmiş olur. O halde bu tertip ve düzen, bir müdebbir (tedbir eden) e işaret eder. Eliyle gösterir gibi her bir fen: "Benim ince ve hassas nizamım gayet mâhir ve san'atkâr bir nazzâmı (ölçüyü koyanı) gösteriyor." Der.
Şu halde... Her şeyi yaratan ve düzen tertip eden Zât, mideyi rızıksız, aklı fikirsiz, hastalığı şifâsız, dünyayı güneşsiz... vs bırakmayıp sebepleri birbirine bağlayarak bir gâye planladığını gösteriyor. Bu durumda elbetteki yıldızları ve gezegenleri sapan taşı gibi manevi kudreti ile çeviren Zât onları başıboş bırakmadığı gibi bizi de başıboş bırakmaz. Çünkü başıboş bıraksa aklı ve kalbi ve ruhu olan insana hikmetsiz olur. Bu durumda Cenâb-ı Hakk, Hakîm (her işini hikmet ile gören) olduğu için, Herbir insanın yaratılmasında ayrı ayrı ve her yere bakan faideler anlaşılır (çok uzun konu)... Yani insan Cenâb-ı Hakk'ın hikmetini bilemediği için diyemiyor ki "şu hikmetsizligi yaptın ki, benim yaratılmam (hâşâ) manasızdır. Beni geri yok et!"... Ne kadar az şey bildiği ilim ilerledikçe anlaşılan insan için böylesine bir söylem ne kadar manasız ve küçük düşer, anlaşılır.
başlık yok! burası bom boş!