+4
Nalbur'a kazasız belasız vardım. Bir iki kere yere düşsem de sadece yere düşmeyle atlattığım için mutluyum. Nalbur'un içi çivilerle dolu. Sivri, delici, kesici alet çok. içeri girerim de uğursuzluğum çalışırsa kesin ölürüm. Korkuyorum. O kurtun teklifini kabul etmeliydim. ismi Dagyaa mıydı yav? Amaan, unuttum gitti. Cesaretimi topladım ve içeri girdim.
b-"Seldıbınaleyküm."
Nalbur-"Aleykümselam."
b-"Ben aktardan geliyorum. Sizden demir raf ve çivi sipariş etmiş. Getirmemişsiniz."
Nalbur-"Şaka yapıyorsun herhalde? Demir rafı ne yapacak? Ciddiye bile almadım adamı."
b-"Şimdi de beni gönderdi abi. Hazırlaman ne kadar sürer?"
Nalbur-"Sen ciddi misin? Demir rafı demir çivi tutar mı?"
b-"Adam belki rafları başka bir şey için kullanacak. Sen o adama malzemeleri vermek zorundasın."
Nalbur-"Anladık. Hazırlardan vereyim dur." dedi ve depoya girdi. Bir yığın bir şeyler yıkıldı galiba.
Nalbur-"HAY ANANI... " istemediği bir şey oldu galiba. Sonunda raflarla ve çivilerle geldi.
Nalbur-"Al bunları, o bunağa da söyle bir daha benim nalbura gelmesin." pekekentteki egoya bak. Hem suçlu hem güçlü .
b-"Bu saatten sonra ben ve tanıdıklarım da bu nalbura gelmeyiz." Dedim ve dışarı çıktım Aktara doğru yola koyuldum.