+1
Bu soruyu soruyorsan, bir sürü benzer cevabı görmüşsündür. Belki kâfi gelir diye madde madde cevabı yazayım. (Kısa değil.)
1-) Bizi bir yaradan varsa,
2-) Bizim maddî ve manevî hissiyatlarımızı da o yaratmış olur.
3-) Bu durumda: herhangi bir şekilde "lezzet alma" hissimizi de o vermiş olur.
4-) Lezzet: devâm ister.
5-) Bizi yaratanın yaratma şeklinden ve keyfiyetinden hikmetle iş gördüğünü anladık.
6-) Bu durumda hikmetle iş gören bir yaratıcının insana "lezzet" verip "devâm" vermemesi hikmetsiz olur. (Çünkü zaten dünya da hikmetsiz iş bırakmamış, mideyi verdiği gibi rızkı da vermiş... Vs)
7-) Bu durumda "lezzet" veren hikmetinin: "devâm" ıda vereceğini anladık. (Sadece bir delil yetmez. Birden fazla deliller: ince iplerin bağlanıp halat olması gibi sağlamlaşır.)
8-) Halbuki "devâm" yani ebediyet verebilenin Ebedi... Ve Ebedi olanın Ezeli olması iktiza eder (gerekir).
9-) Ezeli ve Ebedi olmak ise hiç yaratılmamış, yaratılmaya muhtaç olmadan var olan bir yaratıcı demek olur.
10-) Yani mantık silsilesi bize: her yeri kaplayan bir varlık aleminin yolunu gösterir. Tabiki bu varlık alemi ya bilinemez ya da işaretlerle akla yaklaşabilir.