+6
Okula doğru gidiyorum. Selin, Hakan ve Cem de bana yetiştiler. Hep beraber okula doğru gitmeye başladık.
Selin-"Bugün sonunda öğretmenden artı alabileceğim." Dedi ve öksürmeye başladı. Öksürüğü çok... Ağırdı.
Cem-"Selin, iyi misin?"
Selin-"iyiyim. Sadece heyecanlandım o kadar."
Hakan-"O kadar heycanlanmana gerek yok. Alt tarafı ödevini yaptın."
Selin-"Benim için büyük bir başarı. Bir Bine\'den bakmış olsam da sonunda matematikten artı alabileceğim." Selin çok solgun gözüküyordu.
Cem-"Zamanı geliyor galiba."
b-"Neyin zamanı?"
Hakan-"Sınavlardan bahsediyor."
Cem-"Bugün bizimle parkta buluşabilir misin? Sana anlatmam gereken bir şey var."
b-"Tamam da... Ne oldu? Selin iyi mi?"
Cem-"Evet, o iyi. Okuldan sonra parkta buluşuruz."
b-"Tamam." Dedim ve sınıfıma geçtim.
Okuldan sonra koşa koşa parka geldim ve kamelyaya oturdum. Onlar da orada bekliyorlardı. Aralarında Selin yoktu.
b-"Selin nerede?"
Hakan-"O birazdan gelir. Eve gidip... "
Cem-"Artık anlatmalıyız ona. Annem bize böyle öğretmedi. En azından ona yapamayız."
b-"Ne yapamazsınız? Ne diyorsunuz anlamıyorum." Arkama biri dokundu ve arkamı döndüğümde Selin geldi sandım. Ama sınıf başkanı gelmiş. Sınıf başkanımız kızdı. Yeşil gözlü, gözlüklü, siyah saçlı biriydi.
SB-"Bir Bine. Ödev kağıdını unutmuşsun."
b-"Haa. Teşekkürler."
SB-"Burada tek başına ne yapıyorsun?" Tek başıma mı?
b-"Tek başıma değilim ki. Hakan ve Cem de buradalar."
SB-"Yine saçmalamaya başladın Bir Bine." Onlara baktım. Hayır. Lütfen. Lütfen...
b-"Şaka yapmıştım. Özür dilerim. Sadece yoruldum ve buraya oturmak istedim."
SB-"Bak, bunu demesi zor değil." Dedi ve evinde doğru yöneldi. Gidene kadar sessiz sessiz ağladım. Kandırıldım.