Aradan 1 saat geçmişti ya da geçmemiş öyle bir tabak çanak sesiyle uyandım ki aklım çıkıyordu resmen... Mutfaktan langır lungur tabak dökülme işte kırılma sesleri falan.. Ulan kalbim öyle bir çarpıyor ki aklımdan bin türlü şey geçiriyorum tabi o sırada.. Hırsız mıdır yoksa ben mi üst üste bıraktım diye düştü işte ne bileyim in midir cin midir ne taktur. Tabi kımıldayamıyorum yerimden ve sesler böyle sanki musluktan su aktıktan sonra damlaları devam eder gibi az az gelmeye devam ediyordu. En az 40 dakika falan kalmışımdır yatakta sesler de kesilmişti yavaşça kalktım tabi zütümden soğuk terler akıyor resmen.. Hemen ışığa uzandım tabii ışığı açtıktan sonra sakinleştim biraz hızlıca mutfağa koştum kimse yoktu.. Ama rafta ne kadar tabak çanak işte bardak falan varsa hepsi yerdeydi ve işin garip kısmı ayrı ayrı yerlerde olan tabaklar bardaklar falan da düşmüştü yere.. Sanki biri ki insan nasıl koşar o züt kadar tezgahta işte fare mi artık kedi mi her neyse tezgahın üstünde yürümüş de tek tek aşağı yıkmıştı hepsini. Ulan kafamın içi kaynıyor tabi o sırada mantıklı düşünemiyorum uyku da kaçmış hiç dokunmadım o karışıklığa evde ne kadar ışık varsa açtım attım kendimi balkona.. Üst üste sigara falan içiyorum arkadaş gelse de ona anlatsam rahatlasam nasılsa parası çıkar bunların derdindeyim.. Bir yandan da hadi bu geceyi geçirdik yarın ne tak yiyeceğim sabah mı uyusam da gece takılsam falan diye düşünüyorum. Neyse içtim 2-3 sigara falan aldım elime büyük mavi çöp poşetlerinden geçtim mutfağa.. yerdeki büyük parçaları yavaş yavaş elimle topluyorum gecenin vakti de süpürge çalıştırmak istemiyorum tabii.. mutfakta düşündüğüm tek şey yan yana dizili olmayanların nasıl yere düştüğü.. ulan fare falan varsa evde ne tak yiyeceğim ben.. arkadaş ya kıllanır da kalmak istemezse beynim allak bullak.. saatte sabah 5i bulmuştu artık gün ağırmış bende de hem uyku hem de biraz rahatlama derken açtım bir belgesel salonda uyukluyorum artık.