/i/Soru Cevap

Bilmemek değil başlık açmamak ayıptır...
  1. 1.
    +3
    Yaşıyor olduğunuzu soruyorum. Edep ve ahlâk kişilerin maruz kaldığı fenomenler olabilirler mi? Siz edebi ve ahlâkı hangi yönü ile yaşıyorsunuz?
    ···
    1. 1.
      +4
      evrimsel açıdan edep ve ahlak diye birşey yoktur. çünkü doğa kanununda böyle birşey bulunmaz. evrime göre tek hücreli deniz solucanından evrimleştiğimizi düşünürsek ahlak şuanki evrimleşmiş homo sapiens halimizin bir üretimi. Fefelsefi açıdan ise insan reenkarnasyondan kurtulmak ve ebedi nirvanaya ulaşmak için erdem ve etiği tam olarak uygulamak gerekir. Felsefeye göre bilgelik bilmek değil bildiğini uygulamaktır. Dini açıdan ise ahlaklı olmak allahın öğüdüdür cennete açılan kapıdır. En kısa bu şekilde açıklayabilirim.
      ···
    2. 2.
      +2
      Ancak şunu tanımlayalım; evrimi geçerli kılan onun değişimi savunuyor olmasıdır. Çünkü evrimsel süreçler, ortamlara bağlı değişimlere göre oluşuyor sanırım. Ancak bir solacanda ahlâkın bulunmadığı görüşü bilinçlilik fikrine dayanıyor olsa gerek. 'Bilinçli ' olunşu kabul edince ise evrimsel bir getiri olan düşüncesel mekanizmaların (beyin) böyle bir şeyi üretme gibi bir girişimde bulunması doğal ortamlardan dolayı olsa gerektir. Yapıda görülen davranışlar yapının ortamlarına bağlı ise ahlâk ve edep doğal bir durumdur. Ve onun bir fenomen oluşu kanunlarının ortaya çıkmasını sağlar her hâlde. Felsefe ve din ile alâkalı yazdıklarınızı da okudum ve ikisinin birbirine benzer içerikleri olduğu gözüme çarptı.
      Bu yazının sonunda soru sormayacağım, muhtemelen bunları okuyunca aklınızda sorular belirecektir. Soru sorma sırası sizde olabilir.
      ···
    3. 3.
      +1
      Felsefe ve dinin birbirine benzer şekilde ortak yönlerinin olduğu doğru. Dini müslümanlık açısından baz alırsak felsefede olan reenkarnasyonu din kabullenmez. Bu da şu açıdandır; din reenkarnasyonda geri gitme (bir insan öldükten sonra hayvan olarakta tekrar dünyaya gelebilir) açısından reenkarnasyonu değerlendirir. oysaki felsefeye göre reenkarnasyon tam aksine bir kez insan olarak dünyaya geldikten sonra sonraki yaşamında asla geriye dökük olarak bir hayvan olamazsın. Yani tekrar insan olarak gelirsin ve tamamlaman gereken erdemler vardır. Bunları tamamladıktan sonra nirvanaya ulaşabilirsin. Felsefelerde kendi aralarında bir çok dala ayrılır. Hint felsefesi , mısır felsefesi , tibet felsefesi , yunan felsefesi vs. içinde sert kuralları olan tibet felsefesi olduğu gibi zorlamayan hint felsefesi yönleride vardır. Din ise tek hakkımızın olduğunu savunur sonrasında ya cennet ya cehennem. Aradaki fark budur . Felsefeye göre öğrenme aşaması ve zorluklar yani binevi cehennem bu dünyadır. Ne zaman erdemli bir insan olmayı başarırsan o zaman nirvanaya gidebilirsin aksi taktirde sürekli reenkarnasyona tabii olursun. Peki bu durumda insan hangisini doğru bulmalı? Doğru dediğimiz şey nedir? Bunun için ilk olarak insan nedir? Sorusunu yanıtlamak gerekir.
      ···
    4. 4.
      +1
      Bir soruna girişmeden önce bana kalırsa sorunu değerlendirelim. Çünkü kişilerin reenkarnasyona erdemsizlik sebebi ile tabiî olması pekâlâ uygun görünmüyor. Keza reankarne oluşun erdemler ile tamamlanıp 'nirvana'ya ulaşılması ütopik bir durum gibi görünüyor.
      ···
    5. 5.
      +1
      ahahah kanka hangi birini anlatim felsefeyi burdan yazmakla bitiremem yıllardır felsefe çalışıyorum burda yazılcak kadar basit bişey değil
      ···
    6. 6.
      +1
      Filhakika pek felsefi çalışmanız yok gibi. Çalışmak farklı çalışma yapmak farklı.
      ···
    7. 7.
      +1
      Peki bu etik ahlak kime göre neye göre belirleniyor ya da belirlenmiş ? Ahlağın akli bir ölçüsü içgüdüsel olarak var mı ? Yoksa ahlak sınırları sonradan mı getirildi. Eğer getirdiyse kim getirdi?
      ···
    8. 8.
      +1
      Sorularınızı düşünüp buraya yazmıştım. (bkz: #204474937)
      ···
    9. diğerleri 6
   tümünü göster