/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 126.
    +1
    -“Memnuniyet duyarım.”

    Rıfat-“Memnuniyet duyarım mı? Bu kadar mutlu gözükme. ismin öyle şatafatlı olmayacak. Seni Rüzgar diye çağırmak istiyorum.”

    Rüzgar-“Güzel bir isim. Neden bana bu ismi vermek istedin?”

    Rıfat-“Üzerinde ilk uçtuğumda hissettiğim şey rüzgarın tenime değip geçmesiydi. O yüzden sana bu ismi vermek istedim. istersen sen de bana isim ver.”

    Rüzgar-“Senin zaten güzel bir ismin var Rıfat. Benden karşılıklı bir ilişki beklemene gerek yok. Sen benim kardeşim sayılırsın. Senin ne olursa olsun yanında olurum. istediğin zaman tekrar gel.”Ağlamamak için kendimi iyi tuttum galiba. Ağlamak ne bileyim… çok utandırıcı olurdu. Hem bu kadar savaştan sonra pgibolojik olarak ağlamak geliyordu içimden bir de böyle şeyler söylenince tutması zor oluyor. Babam gülümseyerek izliyordu. Neden buraya gelmek istediğini asıl şimdi anlıyorum. Gerçekten de Rüzgar adında bir kardeşe sahip olmuşum gibi hissediyorum.

    Rıfat-“Ben biraz daha buradayım. Toparlanınca geri Rian’a döneceğim.” Bir an gözüme bir şey çarptı.

    Rıfat-“Baba. Şu yerdeki iki şeyi getirir misin?” Babam gitti ve gösterdiğim yerdeki şeyleri aldı. Düşündüğüm gibi.

    b-“Burada pili ne yapacaksın?”

    Anka-“PiL! BUNLAR PiL! SONUNDA!”

    Rıfat-“Buraya bunları sen getirmedin mi?”

    b-“Hayır. Neden buraya pil ile geleyim ki? Hem pil burada ne işe yarayacak?” Aklımda bir fikir oluşmaya başladı.

    Rıfat-“Baba. O pilleri bana ver. Fla-en. Rian Diyarı’na geri dönecek gücümüz kaldı mı?”

    Anka-“Yarım saate o gücü toparlarım. Yaklaşık bir saate de tüm gücümü toparlarım.”

    Rıfat-“Anladım. O zaman bir saat daha buradayız.” O bir saat içinde babam ve diğer ejderhalar ile sohbet ettik. Gerçekten hayatımda en eğlendiğim bir saatti.

    Anka-“Gitmek için hazırız. Ama Rian’a gitme şansımız çok düşük. Tabi geldiğimiz yeri tam olarak bilseydik kesin geri dönerdik.”

    Rıfat-“Nereden geldiğimizi hatırlıyorum.”

    Anka-“Sen ciddi misin? Burada her yer birbirine benziyor.”

    Rıfat-“Aslında benzemiyor. Senin de daha öğrenecek çok şeyin var. Rüzgar. Beni geri zütürebilir misin? Ben seni yönlendiririm.”

    Rüzgar-“Nasıl istersen.” Sesi üzgün geliyordu.

    Rıfat-“Bu kadar üzülecek bir şey yok. Sana geri geleceğim diye söz veremem ama hazır olduğumda gelmeye çalışacağım.”

    Rüzgar-“Gelmeni bekleyeceğim…”

    Luka-“Sakın o ümitle bekleme. Onu da zor duruma sokarsın, kendini de. Gerekirse vedalaşın. Benim yüzümden Bir Bine ailesiyle çok kötü zaman geçirdi. Bana verdiği sözü tutmak için. Sizin de aynı şeyi yaşamanızı istemiyorum.”

    Rıfat-“Öncelikle ben babam değilim, ikincisi ise o yaşarken geri gelemesem bile üzerine basacağım bir toprak olduktan sonra gelir, üzerinde diğer ejderhalar ile oynarım, üzerinde uyurum ve sonra da geri dönerim. Bu sizin onurunuz değil mi?” Rüzgar gülümsedi.

    Rüzgar-“istediğin zaman gelebilirsin. Merak etme, Luka gibi senin her gün gelmeni beklemeyeceğim.”

    Rıfat-“Zaten böyle olmalı.” Dedim ve gülümsedim. Daha sonra kafasını eğdi ve tırmanmamı bekledi. Yine mi? Yine tırmanmaya çalışmaya başladım ama vücudum hala yorgun. Babam geldi ve arkadan destek verdi. Sayesinde bu sefer çıkmam 15 dakika sürmedi. Ve biz uçup gittik. Babam da birden kayboldu. Gezginlik böyle bir şey demek. Ben de ilk geldiğim yere geldim ve tüm vücudum yanarak kayboldu. Ne kadar acıttığını unutmuştum.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster