-
101.
+1Her yerde baltalar var. Çocukların elinde, büyüklerde… Bu baltalar bana bir yerden tanıdık geldi. Evet, hatırlıyorum. Babam kara zırhlı kişi ile dövüşürken bu baltayı kullanmıştı. Birden elinde belirmişti. O zamanlar saf biriydim ve sadece uyumayı seviyordum. Zamanla geçen eğitimde kendimi dizginlemeyi, uyumadan da dinlenmeyi öğrenmiştim. Ama hala güçlü değilim. Biliyorum, çünkü kendi gücümle değil limit aşmanın gücü ile ustayı öldürebildim. Gezgini bu kalabalıkta nasıl öldüreceğimi de bilmiyorum. Sadece yanından normal biri olarak geçsem fark eder mi? Veya orada bir tiyatro sahnesi kuruluyor. Oraya çıkınca gizli bir köşeden iğne atarak mı öldürmeliyim? Birden çok yol var ama bir kez fark ederse kaçabilir. Gözcü kolaydı, çünkü tek başına yaşıyordu. Ve eğer fark edip kaçsaydı bile yardım isteyeceği bir kişi bile bulamazdı. Ama gezginde bir kere ıskalarsam bir daha fırsatım olmaz. Şehrin gardiyanlarından kaçarken onun izini kaybedebilirim. Kesin bir ölüm düşünmeliyim. Arkamdan biri omzuma dokundu. Refleks olarak hızla arkama döndüm ve elimi bıçağıma zütürdüm. Yanıma yaklaşırken hissetmedim bile. Çok sessiz geldi. Bıçağımı çekeceğim elimi tuttu ve sıktı. Bıçağımı kınında bırakmak zorunda kaldım. Kafamı kaldırdığımda genç bir imdan gördüm. Acaba bizden biri mi? Herhalde ışıktan biridir. Ama çok güçlü biri olmalı. Çünkü yapacağım her hareketi saniyesinde tahmin etti ve durdurdu.Tümünü Göster
-“Eğitimin daha ham. Sana erken görev vermiş.”
Halis-“Sen de kimsin?”
-“Benim kim olduğum önemli değil. Önemli olan senin bundan sonra ne olacağın.”
Halis-“Ne demek istiyorsun?”
-“Suikastte temel kuralları biliyor olmalısın. izini bul, öldür ve yakalanma.”
Halis-“Bunu neden bana anlatıyorsun ki?”
-“Gezgini öldürmek istiyorsan direk karşısına çık ve kalbine bir bıçak sapla. Ondan sonra da doğu kapısına kaç. Seni orada bekliyor olacağım.”
Halis-“Sen de kimsin söylesene?”
-“Bu görevi de başarırsan söyleyeceğim.” Dedi ve birden kayboldu. Görünmez mi oldu? Hızlı bir şekilde mi gitti? iyi ki rakibim değil. Eğer rakibim olsa çoktan ölmüştüm.
Eğitimimin hala yeni olduğunu söyledi. Bunu ben de biliyorum. Güçsüz olduğumu. Ama şu lanet limit aşı kullandığım için bu göreve erken gitmek zorunda kaldım. Dikkatimi tekrar toparlamalıyım. Derin derin nefes aldım. 3 saniye sonra zihnim toparlandı. Görevim gezgini öldürmek. Bir yer buldum ve gösteriyi izlemek için oturdum. Muhtemelen gezgin de orada konuşma yapacak. Sahneden indiğinde de onu öldüreceğim. Şimdilik gösterinin tadını çıkaracağım.
Gösteride ilk önce bu şehrin tarihini anlatan bir tiyatro yaptılar. Orada shishi kostümü giyen çocukları görünce eğer bunu Işık’taki kamuflaj hazırlayan ustalar görseydi ne yaparlardı diye düşünemeden edemedim. Herhalde tüm izleyicilerle beraber oyuncuları katlederlerdi. Böyle rol mü yapılır diye. Ondan sonra birinin hikayesine geçti sıra. Biraz sonra kimin hikayesi olduğunu anladım. Babamın. Babam Outanis’e yaşadıklarını anlatmış. Buradakiler de bu yaşanmalardan yola çıkarak rol yapıyorlar. Babamı oynayan çocuk ya rol yapamıyor, ya da babam geçmişte öyle saf biriydi. Ejderha diyarını bulduktan sonra bir nokta dikkatimi çekti. Orada 4 ejderha ile tanışmış ve onlara isim vermiş. Anne ejderha, Alfa, Beta ve Gama. Daha sonra Gama kaçırılıyor ve babam da onu kurtarmaya gidiyor. Ondan sonra geçen sahne çok garip. Ejderhaları kaçıran kişi Kim Styla çıkıyor. Kim Styla kralı öldürüyor ve Gama’yı geri ejderha diyarına yolluyor. Kız kardeşinin gözünü aldıktan sonra oradan gidiyor. Ama babam oradan ayrılamıyor. Askerler onu durdurmaya çalıştığında ise tüm askerleri katlediyor. Bu babamın gerçek yüzü. Onu durduran şey babaannemin ruhuymuş. Abartılmış bir hikaye gibi duruyor. Kim Styla onu Ejderha Diyarı’nda babamı kışkırtıyor ve onu Ölüm ve Yaşam’ın yanına zütürüyor. O zamanları Alduin, Luka, Linonia ve Charizard da görmüş. En son Kim Styla ile Ölüm ve Yaşam’ın önünde dövüşüyorlar ve Kim kaybediyor. Üstün olmasına rağmen. Bilerek mi yeniliyor? Gerçek dövüşü görmeden bir şey diyemeyeceğim. Kim Styla öldükten sonra anlatıcı “ve böylece dünyamız kurtuldu” diyor ve sahne kapanıyor.
Herkes alkışlamaya başladı. Kim Styla gezginlerin dolaşmasını engellediği için bu diyardaki hastalığa çözüm bulamıyorlardı. Büyük bir hastalık yayılmış ve gezegenin çoğu ölümün eşiğine gelmiş. Babam Kim Styla’yı öldürünce onun yasaları da onunla beraber öldü. Ve gezginler istedikleri gibi diyarlarda dolaşmaya başladılar. Onun düşüncelerini çok yanlış anladılar ve anlattılar. Bir diyarın gelişmesi için o diyarın kendi çözümlerini kendi bulması gerekir. Hazır beslenen diyarlar yok olmaya mahkumdur. Ardından gezgin sahneye çıktı. Outanis. Konuşması bitince sahneden inecek ve onu öldüreceğim.
-“Bence onu şimdi öldürmelisin.” Yanımda oturuyordu. Yine fark edemedim.
Halis-“Herkesin önünde öldürürsem kaçamayabilirim.”
-“Yeteneklerine güveniyorum. Aşağıya bak. Orada askerler bekliyor.” Hem de bayağı asker bekliyor. Neden? Yoksa…
Halis-“Yoksa öldüreceğimi haber mi verdin?” yanıma döndüğümde çoktan gitmişti. Gelmemi bekliyorlardı. Lanet olsun. işime karışıyor bir de. Sahneden başka öldürecek bir yer yok. Ayağa kalktım ve sahneye doğru yürümeye başladım. Askerler önümü kestiler. Rol yapmam lazım.
Halis-“Lütfen gezgin ile görüşmeme izin verin. Köyüm ınd hastalığının pençesinde.”
Asker-“Geçmene izin veremeyiz.” Oradan biri ayağa kalktı. O kişi benim konuştuğum kargaydı.
Karga-“Doğru söylüyor. Bugün bana gezginin yerini sordu.” O karganın ayağa kalkmasını beklemiyordu. Bu işime yarayabilir. Asker sorar gözle gezgine baktı. Gezgin de geçsin diye işaret yaptı. Bana tepeden bakıyordu. Tepeden bakılmaktan nefret ediyorum. Eski beni anımsatıyor. Üzerimi aradılar ve hançerimi aldılar. Hançerin burada garip karşılanmayacağını biliyordum. Çünkü uzaktan geldim diye biliyorlar ve kendini korumak için hançer taşımak bu diyarda garip bir şey değil. Sahneye çıktım ve yanına yürüdüm. Sonunda karşı karşıyaydım. Onu öldürmek için bıçağım yok, kesemi de gardiyanlar aldı. Nasıl öldüreceğim onu? Keşke dilimin altına küçük bir jilet saklasaydım. Aslında onu yanımda dışarı çıkarabilirsem…
Outanis-“Anlat bakalım. Köyün nerede?”
Halis-“Batı Hirenksi’den geliyorum.”
Outanis-“Çok uzun yoldan gelmişsin. Ind hastalığını çözmemiz için ben bir ilaç hazırlayacağım. ilacı sana gardiyanlardan biri ile gönderirim.” Lanet olsun.
Halis-“Siz gelmeyecek misiniz?”
Outanis-“Benim daha önemli işlerim var. Şimdi sahneden inebilirsin.” Bu kadar mı konuşabildik? Ama gözlerinde görebiliyorum. Tedirgin. Alduin’in bahsettiği içgüdüyü biliyor olabilir mi? Sanmıyorum. Bilse çoktan beni yakalatmıştı. Kendi içgüdüsü bu galiba. Sahneden inmeden önce onu öldürmem lazım.
başlık yok! burası bom boş!