-
101.
+117 GÜN SONRATümünü Göster
Gezginin bulunduğu yere gitmem 17 günümü aldı. Bu pek iyi bir haber değil. Yerini değiştirmiş olabilir. Umarım değiştirmemiştir. Üstüme kamuflaj kıyafetimi geçirdim. Her tarafımda tüy ve bir de sahte gagam var. Ama çok gerçekçi yapılmış. Kendime sudaki yansımamdan bakınca anladım. Gerçekten o tapınakta işini bilen kişiler çok fazla var. Gagamla dudaklarım arasındaki yeri ayarlamam biraz sürdü. Normalde ustalarda dudak olmadığı için kolay ayarlanıyor ama bende dudak olduğu için sıkıntı çektim. Ve sonunda ayarladım. Şehre girebilirim.
Şehrin ismi Anuad 10921. Anuad’ın hikayesi burası eskiden shishi’lerin beslenme alanıymış. Yani shishiler burada imdanların doğmasını ve büyümesini bekler, yetişkinliğe ulaşıp çocukları olduğunda da yetişkinleri yerlermiş. Ve onlardan doğan çocukları da yedikleri yetişkin imdan etinin artığıyla besler, sonra kaybolup tekrar büyümelerini bekler ve bu şekilde devam edermiş. Bir gün bir çocuk doğmuş. ismi Anuad. Tabii ki onun ebeveynleri de yenmiş. Ama çocuk çok garipmiş. Shishiler ile konuşabiliyormuş. Gel zaman git zaman çocuk büyümüş, evlenmiş ve karısı hamileymiş. Çocuğu olunca Shishilerin köye saldıracaklarını biliyormuş ve onlara saldırmamaları için konuşmaya gitmiş. Shishiler de eğer onları besleyecek bir şey bulursa köyüne saldırmayacağını söylemiş. Ve Anuad da kabul etmiş. Düşünmüş düşünmüş ve bir çözüm bulmuş. Yavru shishilerden birini kaçırmış ve öldürmüş. Bir mağaraya da cesedini sürüklemiş ve mağaranın en sonuna koymuş. Etinin büyük bir kısmını kesmiş ve mağaradan çıkmış. Daha sonra shishilere bu eti vermiş ve bu et shishilerin hoşuna gitmiş. Yamyamlık yaptıklarını bilmiyorlarmış. Bu kadarı az bize daha fazla ver demişler. O da cesedi sürüklediği mağarayı işaret etmiş ve orada bol bol bu etten var demiş. Mağara zifiri karanlıkmış. Diyarın karanlığından gözleri karanlığa alışık olsa da o mağarada önlerini görmeleri imkansızmış. Etin kokusu da oradan geliyormuş. Shishiler kokuyu da alınca hepsi o mağaraya koşmuşlar. Anuad da planını gerçekleştirmiş ve dağın üstündeki taşı ayarladığı gibi mağaranın kapısının önüne düşürmüş. Tabi shishiler panik yapmış. Çıkmak için yol aramışlar, hatta yalvarmışlar ama nafile. Ve hepsi mağarada açlıktan ve susuzluktan ölmüş. Anuad da bir kahraman ilan edilmiş ve şehre onun adı verilmiş. 10921 de Anduan gelene kadar shishi tarafından öldürülen imdan sayısıymış.
Pek rahat değilim. içimde bir huzursuzluk var. Babamı orada gördüğümden beri kendimi toparlamaya çalışıyorum. Ama sürekli bir dikkat incinlığım var. Av olsam çoktan ölmüştüm. Şimdi geriye gezginin yerini bulmak kaldı. Bana verdiği kağıtta pek fazla bilgi yok. Sadece bu şehirde olduğunu biliyorum. Sora sora öğrenmem daha iyi olur. Herkes koşuşturuyor. Bir şeylere hazırlanıyor gibiler. Birinin yanına gittim ve:
Halis-“Merhaba yoldaş. Ben batı Hırenksi’den geliyorum.” Orası buraya en uzak yer. Bunu söyleyerek ona yorgun bir gezgin olduğumu belirtmek istedim. Sorumun cevabını daha hızlı verir.
Karga-“Merhaba yolcu. Yıllardır yürüyor olmalısın. Buraya ne için geldin?”
Halis-“Gezgin Outanis’i görmek için geldim. En son burada olduğunu duydum.”
Karga-“Evet. Burada kalır. Köyünde bir sorun mu var yolcu?”
Halis-“Köyüm ınd hastalığı ile boğuşuyor. Onu bulmam çok önemli.”
Karga-“Kendisinin yerini ben de bilmiyorum. Ama bu akşam meydanda olacak. Konuşmasından sonra ona derdini anlatabilirsin. Hem biraz dinlenmiş olursun.”
Halis-“Konuşma mı? Ne konuşması yapacak?”
Karga-“Yıllardır yürüdüğün için tarih bilgin şaşmış olmalı. Bugün Bir Bine günü.” Bir Bine günü mü?
Halis-“Bir Bine günü mü? Şu insan olan Bir Bine mi?” Lütfen başka bir Bir Bine olsun.
Karga-“Elbette ki o. Yorgunluk başına vurmuş olmalı. Şu tarafta bir han var. Ucuz bir handır ama kaliteli bir hizmet verir. Orada kalmanı ve akşama kadar kafanı dinlemeni tavsiye ederim.”
Halis-“Evet. Gerçekten de yorgunum. Bir Bine’nin gününü neden kutluyorduk? Sormamın nedeni kafama bir şey takılınca uyuyamıyorum.”
Karga-“Elbette ki Kim Styla denen mendeburu öldürdüğü için. Onun sayesinde…” Yumruğumu sıktım.
Halis-“Daha fazla konuşmayın. Verdiğiniz bilgi için teşekkürler. Dediğiniz hana gideceğim.”
Karga-“Haa tamam. Kendine iyi bak yolcu.” Dedi ve işinin başına döndü. En son yumruklarımı ne zaman bu kadar sıkmıştım? Babamın gerçek yüzünü bu şekilde göreceğimi düşünmemiştim. Bütün diyarı onun Kim Styla’yı öldürüşünü kutluyor. Anlamıyorum. Anlayamıyorum. Sırf bu diyarı koruyabilmesi için Khean’a dövüş eğitimi verdi. Bizim sayemizde bu kadar rahat yaşayabiliyorlar. Kim Styla sayesinde bu kadar rahat yaşayabiliyorlar. Ama onun ölümünü kutluyorlar. Onu öldürmeliyim.
Handa oda tuttum ve odama çıktım. Yatağa yattım ama rahat edemiyorum. Yani yatak çok rahat ama ben bu kadar rahat olmasından rahatsız oluyorum. En iyisi yere yatmak. Yataktan kalktım ve yere yattım.
Alduin-“Canın sıkkın gibi. Bir sorun mu var?”
Halis-“Babam nasıl biriydi hatırlıyor musun?”
Alduin-“Pek hatırlamıyorum. Sadece bize meyvenin suyunu verdiği zamanı hatırlıyorum.”
Halis-“iyi biri miydi yani?”
Alduin-“iyi veya kötü göreceli bir kavramdır.”
Halis-“Peki senin için nasıl biriydi? iyi mi, yoksa kötü mü?”
Alduin-“Saf desek daha doğru olur. Onda hatırladığım tek özellik saf biri olmasıydı.”
Halis-“Yani babam kolay manipule mi edilir sence?”
Alduin-“Saf olmak demek aptallıkla aynı anlama gelmez. Saf olmak yani düşüncelerine körü körüne bağlıydı. Tek bildiğim kendi sevdiklerini korumak için herkesi karşısına alabilirdi.”
Halis-“Yani kendi sevdiklerini korumak için başkalarının sevdiklerini öldürebilecek biriydi.” Sessiz kaldı.
Halis-“Duymak istediklerim bunlardı. Yardımın için teşekkür ederim.”
Alduin-“Rica ederim. istersen uyu, yorgun hissediyorsun.”
Halis-“Görevim bitene kadar uyumaya ihtiyacım yok.”
Alduin-“Işığa inanıyor musun?”
Halis-“Zihnimi karıştırırken izin alsaydın bari. Şu an ışık benim inanabileceğim tek şey. O bir tanrı değil, o bir insan değil, imdan değil veya bir ejderha… Işık herkesin içinde olan bir şeydir. Karanlığı yok sayar. Ben sadece yaşadıklarında ulaşamadıkları ışığa ölünce ulaşacaklarını umuyorum. Senin bana öldürmek kötüdür gibi bir şey söylemeni umuyordum.”
Alduin-“Bizim de inancımız seninki ile neredeyse aynı. Sadece bir görevimizi tamamladıktan sonra ölmeyi bekliyoruz. Ölünce de toprak olup gezegenimizdeki katmanı dolduruyoruz. Ölüm bizim için bir şeref. Sen de ölümün onları yüksek bir mertebeye ulaştıracağını düşünüyorsun. Ama senin onları öldürmen ne kadar doğrudur orasını bilmiyorum.”
Halis-“Akşam oldu. Gitmeliyim. Katılmam gereken bir kutlama var.” Dedi ve Alduin ile bağlantımın kesildiğini hissettim. Ben de yerimden kalktım ve dışarı çıktım.
başlık yok! burası bom boş!