1. 1.
    +6 -1
    Bence insanlar, yaşanmışlıkları ile belirli olgunluğa erişebilmiş, düşünceli varlıklar. Lakin bunları dile dökemiyor; yazamıyor, anlatamıyor, bedensel hareketlerle dışa vuramıyor. Bu nedenle anlaşılamıyor, dışarıya kendini tam anlamıyla tanıtamaz hale geliyor. Düşünceleriyle, duygularıyla, tanındığından tamamen farklı milyonlarca insan var. Kendimizi tanımazsak, düşüncelerimizi herhangi bir olgunluğa eriştiremezsek de bu tamamen imkansız hale geliyor. Sanırım öncelikle kendimizi, kendimize tanıtabilmeliyiz. (Ne istiyorum? Ne düşünüyorum? Neden yaşıyorum? Neye inanıyorum?) Bütün bunlar hallolduktan sonra, geriye, bu yazının asıl konusunu halledebilmek kalıyor: Kendimizi tanıtabilmek. Dışarıya bu olgunluklarımızı, ideallerimizi, hayat felsefemizi; vücut dili ile, sözcükleri nasıl kullandığımızla ve hatta bakışlarımızla bile ifade etmemiz mümkün. Bütün bunlar çevremizdeki insanları, ideallerimize göre seçebilmemizi de sağlar. Çünkü ancak bize benzeyen ve bizim düşüncelerimizi doğru bulan insanlar bizimle iletişim halinde olmak isterler. Hayat kalitemiz de buna bağlı olarak artar, çünkü kendi istediğimiz insanlarla, kendi istediğimiz hayatı yaşayabiliyor oluruz. Şahsen, çoğunlukla anlaşılamadığımdan yakınırım. Belki "kendimizi tanıtabilmek" gibi bir problem ortadan kaldırılabilirse, anlaşılamama durumu da ortadan kalkabilir. Bu, tamamen bizim elimizdedir ve çaba gerektirir. Zannediyorum, tek tip bir çözümü de yoktur; insanların düşünce yapısı ve anlayışı çoğunlukla farklıdır çünkü. Kendi çözümlerimizi ancak kendimiz üretebiliriz. En önemlisi, iletişim kurmaktan korkmamak. iletişim kurmaktan korkuyorsanız, bir an önce yenmenizi öneririm, çünkü ne kadar iletişim kurarsanız anlaşılabilmeye de o kadar yaklaşmış olursunuz.
    ···
   tümünü göster