+1
evet beyler angaralı gardaşlarıma selamlar, kırşehirli angaralı kardaşlarıma çok daha selamlar. 81 vilayete selamlar amk küsmeyin sizde. neyse hikayeye gelelim.
o zaman 24 yaşındaydım. 25'e girmeme 1 ay falan vardı. babam sitelerde mobilyacıdır, kendi dükkanımız var. ayrıyeten köydende hayvanlardan ve tarımdan güzel bir gelirimiz var. maddi durumumuz çok fena sayılmaz yani. babam her haftasonu köye gidip gelir. benim işim olmaz, ben hatta babamla çok ters birisiyim. babam benim memur, polis olmamı isteyen olamazsamda kendi mesleği ve köy işleriyle uğraşmamı isteyen birisi. bir haftasonu her zaman ki gibi köye giden babam telefon açıyor beni arıyor. açıyorum köye gelmemi söylüyor. babam çok konuşmayan, ters bi adam. konuşurken detaya fazla inmez ve oldukça az kelime kullanır. gece geç saatler olduğu için
babamında çok acil olmadığını belirttiği için ertesi gün sabah 8'e kırşehirin kendi firmasından bi bilet buluyorum. hem kaliteli bi firma olmadığı için hemde diğer nedenlerden dolayı otobüs dolu değil. 10 kişi ya var ya yok. aştinin soğuğunda otobüsü beklerken 3-4 tane marlbora lite yakıyorum en sevdiğimden. ama şimdi camel boxa geçtik işte birader. ee yarım saatten uzun bir süredir aynı yerde bekleyince etrafındaki insanlarada dikkat ediyorsun elbet. bi adam gözüme çarpıyor. 170 boylarında, sakalları gür ama kesmiş, kısa ve simsiyah saçlara sahip, kara kaşlı, siyah parka giymiş, altında siyah kumaş pantalon ve kahverengi kunduralı bi tip. elindeyse bi giyim mağazasının poşeti. neden dikkatimi çekti derseniz adam çok dik duruyor, kıpırdamıyor, kafasını etrafa bile çevirmiyor, sadece karşıya odaklanmış. öyle dikkatimi çekti falan derken alnımdan terler akıyor, altıma sıçtım diye hayal etmeyin. sadece günlük hayatta hepimizin yaptığı gibi bazı insanları kafamda yorumluyorum ve o adam garibime gitti o kadar. neyse öyledir böyledir bizim dandik otobüs aştiye tıss tıss diye yanaşıyor. bende soğukta beklememek için ilk giren ben oluyorum.