/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 1.
    +2
    Biraz uzun ama okuyanı gibmesinler okuyan okusun

    yaşlı ve zengin bir adamın hepsi birbirinden zeki üç oğlu varmış. bir gün amansız bir hastalıkla yatağa düşen yaşlı adam verasetini açıklamak için oğullarını yanına çağırmış.

    oğullarım benim vaktim geldi artik, ecel kapıda. ben ölünce tabi ki mallarımın hepsi sizin ve siz çok zekisiniz ama siz mallarımı bölüşeceksiniz diye birbirinize düşmemeniz için şehrin kadısına gidin. o kadıya benim selamımı söyleyin o size mirasınızı bölüştürür.

    ve adam ölür oğulları da babasının isteği üzerine kadıya gitmek için yola düşerler. tabi yeşillik yerlerden, çölden, yağmurdan, çamurdan felan geçerler. derken önlerine bir adam çıkar ve bizim 3 biradere sorar;

    efendiler ben devemi kaybettim siz yolda bir deve gördünüz mü? der.

    büyük kardeş sorar;
    tek gözü kör müydü?
    adam ‘evet’ der.

    ortanca kardeş sorar;
    kuyruğu kegib miydi?
    adam ‘evet’ der

    küçük kardeş sorar;
    bir ayağı topal mıydı?
    adam ona da ‘evet’ der.

    bu sorulardan sonra 3 birader devesini kaybeden adama biz senin deveni görmedik derler. adam birden sinirlenir. "yaa nasıl olur. hem bütün özelliklerini bildiniz hemde görmedik diyorsunuz. bende sizinle beraber gidecem ve gittiğiniz yerdeki kadıya sizi şikayet edeceğim" der. biraderlerde "olur gel" derler.

    ve sonunda kadının yanına varırlar, huzuruna çıkarlar. 3 birader der ki;
    "efendim bizim babamız vefat etmeden önce mirası bölüşmemiz için size gelmemizi söylemişti. biz de bu yüzden geldik."

    kadı devesini kaybeden adama döner ve;
    "sen niye geldin" der

    "adam da: efendim ben devemi kaybettim. yolda bunları gördüm. onlara devemi gördünüz mü dedim onlarda devemin bütün özelliklerini bildikleri halde görmedik dediler. ben bunlardan şüpheliyim" der.

    kadı biraderlere döner ve sorar:
    "sen nerden bildin tek gözünün kör olduğunu?"
    "efendim, yolda gelirken yeşillik yerden geçtik. baktım ki yeşilliklerin hep bi tarafından yenilmiş öbür tarafına yanaşmamış bile. tek gözünün kör olduğunu oradan anladım"

    "peki sen nerden bildin kuyruğunun kegib olduğunu?"
    "efendim, yolda gelirken deve pisliği gördüm. devenin pislikleri hep incin düşmüş. halbuki kuyruğu olsaydı hep toplu düşerdi. oradan bildim kuyruğunun olmadığını"

    "peki sen nerden bildin bir ayağının topal olduğunu?"
    "efendim, gelirken çölden geçtik. baktım ki devenin 3 ayağının tam izi bir de yarım ayak izi var. tek ayağının topal olduğunu oradan anladım"

    kadı devesini kaybeden adama döner ve "kardeşim bunlar senin deveni görmemişler" der. kadı o adamı gönderir ve düşünür "ulan bunlar benden zeki ben bunlara nasıl miras bölüştüreceğim. neyse ben bunlara bir ziyafet vereyim sonrada kapı arkasından dinleyeyim bakalım ne konuşuyorlar" diye düşünür ve bizim 3 biraderi evine zütürür hanımına güzel bir ziyafet hazırlattırır yemek gelir ve kadı
    "siz yemeğinizi yiyin ben bi yere varıp geleceğim" der ve kapı arkasına geçer. kardeşleri dinlemeye başlar…

    büyük kardeş der ki;
    yaa kuzu çok iyiymişte, keşke köpek emmeseydi.

    kadı şaşırır.

    ortanca kardeş der ki;
    yaa şarap iyiymişte, keşke mezar toprağından yapmasalardı.

    kadı iyice şaşırır.

    küçük kardeş de der ki;
    yaa bu kadı iyi de, keşke muallak olmasaydı.

    kadı bu lafı duyar duymaz gelenlerinde zeki olduğunu düşünerek hemen araştırmaya gider.

    kuzuyu aldığı adama "bu kuzu ne emdi" diye sorar. 
    adamda "‘kuzunun annesi öldüydü bende kapının önünde yatan köpeğe emzirttim" der.

    daha sonra şarabı aldığı adama gider ve "bu şarabın toprağı nerden" diye sorar.
    adamda "valla bizim burada en güzel toprak mezarlıkta var, bende mezar toprağından yaptım" der.

    kadı "ulan bunlar ikisini de bildi" diye düşünerekten annesinin yanına gider ve "ben muallak miyim ?" diye sorar.
    annesi de "oğlum hatırlamazsın sen küçükken ormanda sana oduncu tecavüz etmişti" der.

    kadı bu şaşkınlıklar içinde bizim 3 biraderin yanına gider ve başlar sormaya.

    büyük kardeşe;
    "söyle bakalım kuzunun köpek emdiğini nerden bildin."
    "nerden olacak. bak kuzunun budunun bu kenarında yağ olmaz. ama köpeği emdiği için burada yağ var."

    ortanca kardeşe;
    "söyle bakalım şarabın mezar toprağından olduğunu nerden bildin."
    "nerden olacak. içiyorum içiyorum zevk yerine keder veriyor."

    ve küçük kardeşe sorar;
    "söyle bakalım sen benim muallak olduğumu nerden bildin."
    "nerden olacak. muallak olmasan kapı dinlemezdin."
    ···
   tümünü göster