-
1.
+3Evet dostlarım. Görmeye pek alışık olmadığınız bir yüz buralarda. Uzun süredir şamataya pek karışmadan takip ettiğim kardeşlerimsiniz hepiniz. Şu güne kadar burada yaşanılan acısıyla tatlısıyla bir sürü olay gördüm. Bazen gülmekten haykırdım. Bazense gözlerimden akan yaşlarla okudum bu sayfaları. Akşam yatmadan önce, dışarda canım sıkıldığında, gece uyku tutmadığında, canım sıkıldığında hep buralardaydım. Başlarda 2 3 yıl üye olmadan sadece takip ettim burada yazılanları, sonra belki bende bir katkıda bulunurum dedim bir hesap açtım ama aktif değildim.
Şimdi gelelim neden burda olduğuma. Yaşadığım kısa hayatımda deneyimlediğim kadarıyla biz insanlar için sevgi ve aşk kaçınılmaz bir tesadüf. Herkes en az bir kere olsun birini cidden sevebiliyor. Bunu anladım. Bende sevdim birisini. Tamam kabul ediyorum. Çok deneyimli değildim bir ilişki için ama tamamen doğal ve kendim oldum. Küçükken ezik bir tiptim. Çok fazla umrumda değildi yaşam. Elimin altında param vardı. Çevremin zengin tiplerindendim. Yerdim içerdim ve kendime hiç bakmazdım. Liseye kadar saçımı bile yapmamıştım diyim siz ordan pay biçin. Kızlara ilgi duymadım bile. Ama ne zaman ki liseye geçtim. Başıma o zaman gelenler geldi. Paramı bir kenara bıraktım. Hayatın bide zor tarafından oynamak istedim. Sanki hileyle her şeyi elde etmiş çabasız bir hayatın eğlence vermediği bir oyundaydım ve sıkılmıştım. Sıfırdan başlamam gerekti. Önce lisede yurda gittim. Ailemden aldığım aylık 2000 tl parayı almadım. Sadece 50 tl haftalıkla geçirdim. Bu bile belki bir çoğumuz için fazla görünebilir. Başkent için orta halli bir paraydı. Hayatın zorluklarını görmek istemiştim. Zaten küçüklüğümde zeka geriliğim olduğundan şüphelenen bir çok öğretmenim vardı. Özel okullarda okudum. Derslere çalıştığımı bile hatırlamıyorum. Bütün günüm bir bilgisayarın başında oyun oynayarak geçerdi. Sokağa çıkmazdım bile. Zararlı alışkanlıklarım yoktu. Şişman tipsiz biriydim. Tabi lisede yurda gidince ailemden uzak onların kısıtlamaları olmayınca ayrıca paradan da kendimi alıkoyunca alışamadım. Hiç arkadaşım yoktu. Okuldaki kızlar ve erkeklere baktığımda gerçekten liseli olduklarını söyleyebilirdim. Hem dış görünüş hem karakter bakımından. Bense karaktersizin önde gideniydim.
Oda arkadaşlarımın halini gördüğümde yurtta boyut düşmüş gibiydim. ilk haftada ağlayıp babamı arayım beni burdan alın dememk için kendimi zor tuttum. Okuldaki dersleri anlamam ise imkansızdı. Çünkü teogdan bile dersane özel ders aile baskısı üçgeniyle yüksek puan almış olan benim iyi derecede bir lisedeki öğrencilerle yarışabilecek kapasitem yoktu. Sınavlarımda da bu görülüyordu. Matematik 30 fizik 40 biyoloji 40 kimya 60 ... Hayatında hep yüz almaya alışmış ve bunun için bir çaba harcamamış ben için zorlu bir maratondu. Yıldığım bir çok zaman oldu. Ama kararlıydım. Eğer büyük bir çoğunluk hayatı böyle zor yaşıyorsa ve kazanabiliyorsa bir şeyler ben de kazanmalıydım. Hayata 10 sıfır ileri başlayıp 10 - 15 yenik bitirmektense 0 ken 10 a çıkarım öyle yenilirim daha iyi şeklinde düşünüyordum. Çalışmaya başladım. Arkadaşlar edindim. Gerçek arkadaşın ne demek olduğunu öğrendim. Sigaraya ve alkole başladım belki ama bunlar varken mutluydum. Kendim paramı ilk kazandığımda daha 14 yaşındaydım. Garson olarak çalıştım beceriksizdim ama işi öğrendim ve birazcık para kazandım. Yemek yapmayı öğrendim. Yurt yemeklerinin berbat olmasından dolayı kendi yemeğimi odamda illegal olarak kendim hazırlıyordum ve orda yaptığım makarnanın yumurtanın tadı şu ana kadar yediğim pahalı etlerden dünya mutfaklarında aldığım tatlardan kat ve kat daha güzeldi. Kendim bir şeyleri başardığımda hissettiğim tatmin duygusu kadar güzeli yoktu.
Artık iyiden iyiye okulda ve yurtta birçok kişiyi tanıyordum ayrıca çok samimi arkadaşlarım olmuştu. Gecelere kadar film izler içer arada internet kafeye kaçar bilgisayar oynardım. Oyunlarda iyiydim çünkü hayatımın büyük bir bölümünü bilgisayar başında geçirmiştim. Oyun yüklenirken sigaraya çıkmalar dönüşte ekmek yumurta makarna alıp odada gizlice yemek pişirmeler. Sınavdan önce çalışıp sınavlardan yüksek almalar hatta bazı derslerde sınıfta birinci olmalar falan çok ama çok güzel bir duyguydu.
Sonra hayatın acı yüzü vurdu. Güç. Gücün yoksa hiçbirşeysin. Bunu anlamamı sağladılar. Nasıl mı ? tabikide liseli bir gencin sahip olabileceği güçle. Nedir bu ? Çevre ve kas gücü. ilk kavga ettiğimizde çok korkuyordum. Arkada durup tarışmalarını izlemiştim. Sonra iş dövüşe döndüğünde karşıma gelen bir rakibim beni süzmüştü. Kendimi korumak için hiçbir şey bilmiyordum ki.. ne yapabilirdim. Yumruk gelirken bile gözümü kapatmıştım. ilk yumruğu yedikten sonra eğilmiştim. Gözlerimden yaşlar dökülmüştü. Tam kafamı kaldırıp karşılık vermeye hazırlandığımda ise yüzüme gelen tekmeyle yere yıkıldım. Üzerime gelen rakibim bana ard arda yumruklar savuruyordu. Ağzım gözüm şişti yüzüm kan çanağına döndü. Kendime geldiğimde Kavga ettiğimiz parkta yerde beni ayıltmaya çalışan arkadaşlarımı gördüm. Hepsi biraz yara almış fakat kazanmışlardı. O an anlamıştım. Güç herşeydir. Ama bilin bakalım bende ne ekgibti. Hayatını bir sandalyede geçiren ezik için güçden söz bile edilemezdi. Bu olaylardan sonra güzel bir beslenme programı yaptım. Sabahları koşuya çıkıyordum ve 10 dakikanın ardından nefes nefese kalıp yığılıyordum. 2 şınav bile çekemiyordum. Ama yılmadım. Kollarım beni kaldırmayı reddettiği zaman kendimi sıkıp son bir defa son bir defa diyerek sınırlarımı zorladım. Birkaç haftanın ardından 10 şınav çekip 30 dk koşabilecek hale gelmiştim. Bu süreç içinde kendimi çok sıkmaktan burun kanamalarım başlamıştı. Durduk yere kanayan bir buruna da sahiptim artık. internette yaptığım kısa bir araştırmada kendini savunma adında bir şey keşfettim. Videoda gösterdikleri teknikleri her gün uygulamaya başladım. Antrenmanlarımın şiddetini arttırdım. Günde 10 20 arası şınavla başladığım 10. sınıfın ilk döneminin sonlarında günde 150 şınav çekiyordum. 1 saat tempolu koşu ve 20 dk yumruk tekme çalışıyordum artık. Bir gün aynada kendime baktığımda kol ve göğüs kaslarımın artık belirgin olduğunu gördüm. Hala göbeğim vardı gerçi. Ama o görüntü karşısında büyülenmiştim.
Gelelim okulun ikinci dönemine. Bu sıralarda artık sabahları sigara içerken tanıştığım yeni arkadaşlardan bir kız olmuştu. Daha doğru düzgün konuşamıyordum bile. Ama olsun yinede onun yanında bulunmak beni mutlu ediyordu. Her sabah her sabah beraber sigaramızı içer okula giderdik. Okullarımız farklıydı gerçi ortada ayrılırdık sonra yine sabah yine ve yine... Bu ana kadar yanımdan birçok arkadaşım gitmişti türlü olaylarla. Çoğu kendi memleketlerine dönmüşlerdi. Bu yaşama alışamamışlardı. Direnemişlerdi. Bir gün samimi bir arkadaşımla konuşurken bana dedi ki dostum git kıza açıl bak içinde tutma demişti. Bende utangaç çocuktum tabi ama verilen gazlarla bir gün sabah erkenden buluşma yerine gittim. iki kahveyle bekledim. Zaman geçmedi ve o geldi. Ama yalnız değildi. Yanında birisi vardı. 12. sınıfa giden yakışıklı irice bir erkek. Bak sevgilim falan dediğinde ise kalbimdeki sıkışma iyice belirgin olmuştu. Getirdiğim kahveleri onlara verdim ve hemen okula gittim. Gidişimi anlamsız bulmuştu halbuki. işte bu ilk yenilgimdi heralde ve daha savaşa başlamadan yenilmiştim.
\\\'\\\' istek üzerine devam ederim\\\"
başlık yok! burası bom boş!