/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 826.
    +4 -2
    https://www.youtube.com/watch?v=dMt1s9aVwkM

    Sunum fazlasıyla güzel geçmiş, hem sınıfın hem de hocanın dikkatini çekmişken kendime olan özgüvenim daha da yerine gelmeye başlamıştı. Tüm bunların yanı sıra dikkatimi çeken fakat bir türlü tanıma ya da tanışma fırsatı bulamadığım hanımefendinin de dikkatini dolaylı yolla da olsa çekmeyi başarabilmiştim. Bu kızın buralardan, en azından Sakarya’dan olmadığı belliydi. Keza yanındaki kız tayfasınında kendinden arta kalır yanı yoktu. Samimi, candan, konuşkan kişilerdi gördüğüm kadarıyla. Ama bu kızda durum daha farklıydı. Sanki sınıfın WonderGirl’i buymuşçasına gelenin geçenin selam verdiği, değer verdiği, yeri gelip kolladığı bir kızdı bu. Hani şimdi “Birinci sınıfta gibişmediği kalmamıştır belki, ondan herkes böyle davranıyodur ona çok yanaşma ehe ehe ehe” diyenleriniz olabilir. Ben olsam ben de böyle düşünürdüm başta. Ama hiç öyle birisi değildi beyler görünüşte.

    Sunum bittikten sonra yurda geçip hem üzerimden şu rehaveti atmak hem de bizimkilerle vakit geçirmek istedim. Büyük bir yüktü, kurtuldum. Şimdi kafa dağıtma zamanıydı. Çıkıp gezilirdi, Çark’a gidilirdi ya da en kötüsü (ya da en iyisi) LoL oynanabilirdi Furkan’la. Fakat onunda zütü son zamanlarda Sevgi’yle konuşmaktan tutuşmuş, öte yandan hazırlık sınavları yaklaşmış derslere boğulmuştu. Spora birlikte gitme durumumuz vardı elbet, ama bu haftasonu gidip birkaç takviye alacaktık kendimize. Eee spora başlıyoruz bari tam başlayalım di mi. Yurda geldikten sonra Berkay’ın tavırlı halleriyle karşılaşmaya devam ediyordum. Umrumda olmazdı aslında, ama daha önümüzde koca 1 dönem daha vardı ve bu böyle sürmemeliydi. Hepsinden öte tavırlı olmasına rağmen hala köpek gibi internetimizi kullanıyodu lan canlı yayınlarla. Bir süre daha böyle devam ederse eğer Azerilerin yanı sıra bizden de bir tepki alacaktı. Ama dur bakalım, şimdilik etliye sütlüye pek dokunmuyoruz. Furkan’da geldikten sonra hazırlandık toparlandık falan gittik salona. Canı sıkkın bir adet Furkan’la ne kadar keyifli geçebilirdi acaba spor. Bunun denemesini yapacaktık, aynı zamanda ne olup bittiğini de tartışacaktık koşu bandı ve diğer makinelerde. Benim de anlatacak çok şeyim vardı tabii ki. Büşra’dan bahsedilecekti, sunumdan konuşulacaktı, sınıfın yapısından, hocadan; en önemlisi de dikkatimi çeken hanımefendiden. Ulan böyle yazmakta çok uzun sürüyor, ismini öğrendiğim kısma bir geçiş yapsakta şu sıfatı yazmakla uğraşmasam.

    “Anlat bakalım Furkan efendi, nedir canını sıkan durum. Yine gitti başka çocuklardan ateş istedi diye mi girdin triplere nedir can sıkıntın ?”

    “Yok be kanka, bu sefer durum biraz daha karışık. Yani nasıl anlatılır bilemiyorum da canım çok sıkkın işte.”

    “Anlat gelsin…”
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster